Kur’an’ın mesajı, ta nazil olduğu (indiği) ilk günkü gibi her daim taze ve canlıdır. Kıyamete kadar da böyle kalacaktır. Zira Kur’an Allah kelamıdır, her çağa ve her topluma, zengin-fakir, âlim-ümmi, kadın-erkek, siyah-beyaz her kese ve her coğrafyaya hitap etmektedir.
Aklen şeytanlaşmamış, bağnaz olmayan, İslam’a karşı kin ve nefretle dolmamış, vicdan sahibi, akl-ı selim (sağduyulu) her insan Kur’an’ı birazcık incelese, bu özelliğini hemen görür. Yüce Kitabımızın sadece bu özelliği bile onun, Allah kelamı olduğunu göstermeye yeter, artar bile. Kur’an’ın hangi ayetini ele alırsak alalım, bu gerçeği görürüz. Nüzul sebebi hususi (özel) olsa dahi, verdiği mesaj daima umumidir (geneldir). İşte Hucurat suresinin on ikinci ayeti bunun güzel bir örneğidir:
“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Bak bundan tiksindiniz! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur”.
Bu ayetin yüceliği karşısında insan “sübhanellah!” Demekten kendisini alamıyor. Bin beş yüz sene önce nazil olan bu ayet, sanki bugünkü Müslümanların durumuna işaret etmek için yeni nazil olmuş gibi taze ve canlıdır. O gün Müslümanların arasında bulunan manevi hastalıklara işaret eden ayet, bugün de tüm inananları bu hastalıklara karşı aynı hassasiyetle uyarmıyor mu? Elbette uyarıyor ve kıyamete kadar da uyarmaya devam edecektir.
Söz konusu ayet, ümmetin müptela olduğu (tutulduğu), aralarında yaygınlaşan ve Müslümanların arasındaki güven ve birliği sarsan şu üç manevi hastalığa işaret ediyor: 1- Mümin kardeşi hakkında kötü zan (su-i zan) beslemek. 2- Bir casus gibi onun gizliliklerini araştırmak. 3- Onun gıybetini yapmak. Gıybetin kötülüğü ise, korkunç bir benzetmeyle, ölü kardeşin etini yemeye benzetilerek anlatılmıştır. Şüphesiz bundan tiksinti duyulacağını Cenab-ı Hak biz kullarına açıkça bildiriyor. Yani gıybet, ölü kardeşinizin etini yemekle eş değerde bir günah ve bir kötülük demektir. Bu, biz müminler için ne büyük bir ikaz ve ne şiddetli bir uyarıdır!
Bu manevi hastalıkların yanında ayet bize, daha büyük bir günahtan, Allah’a karşı gelmekten sakınmamızı emrediyor. Yüce Rabbimiz, bütün bu uyarılara rağmen, biz kullarının hata ve günah işleyebileceğini bildiğinden, hata ve günah işlediğimizde ümitsizliğe düşmememiz için ayetin sonunda, Yüce Allah’ın rahmetinin sonsuz olduğunu, tövbe ederek Rabbine sığınanı affedeceğini bildiriyor. Yani inanan için ümitsizlik diye bir kavram yoktur.
Ayette bahsedilen manevi hastalıkları kısaca izah edersek: Zan, kesin bilgi olmadan tahminen, öyle sanarak konuşmaktır ki, çoğu zaman bu zan edilenler yanlış çıkar. Bu nedenle Yüce Allah biz inananları sui (kötü) zanna karşı uyarıyor. Çünkü kötü zan, insanların birbirine olan güveni sarsar. Fakat hüsnü (iyi) zanda bulunmak günah değil, velev ki söylediği doğru çıkmasın. Çünkü kardeşine olumlu yani müspet (pozitif) bakmış oluyor. Bu tür bakış toplumda sevgi ve saygıyı artırır.
Din kardeşinin gizliliklerini arama, araştırma manasına gelen “tecessüs”, maalesef yaygınlaşmış bir hastalığımızdır. Oysa müminin izzet ve haysiyeti çok yücedir ve gözetilmesi gerekir. Bu nedenle bir Müslümanın kardeşinin ayıbını araştırması olacak şey değil. İnsanları takip devletin işidir. Millet ve devlet için zararlı olan veya olabileceğinden şüphelenilen kişi veya grupları teknik ve fiziki takip eder ki, bunun şartları da bir hukuk devletinde bellidir, keyfi olamaz. Aksi takdirde toplumun her ferdi, takip ediliyorum, dinleniyorum diye paranoyak olur. Maalesef FETO’cu teröristler devletin gücünü kullanarak bu millete bu kötülüğü yaptılar ve toplumumuzda derin yaralar açtılar. Gıybet hastalığını ise, inşallah gelecek yazımızda ele alacağız.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.