BİRİLERİ BÖYLE YAPMIŞ VE YAPIYOR

Hayatın olmadık zaman ve yerde insana olmadık işleri yaptırdığını, olmadık işlerle karşılaştırıp olmadık hayaller kurdurduğu gibi zaman içerisinde olmadık hayal kırıklığı da yaşatmakta.

Hayata; kendimizce okunacak kitabı, yazılacak defteri, yazacak kalemi ve de ama isteyerek ama istemeyerek gayri ihtiyarı da olsa yapılan yanlışları silecek silgisi olmayan bir mekteb, yani bir okul olduğunu zaman zaman söyleyip dillendiriyoruz.

Hatta hayata her yıl, her ay, her hafta, her gün, her saat değil; her an ve salise insana bir şeyler öğreten, tecrübe kazandıran bir mektep olduğunu da dillendirmekteyiz. Hayat hakkında farklı düşünen ve yorumda bulunanlar elbette ki var ve olacaktır. Ama bize göre hayat böyle bir şey istesek te istemesek te.

Hayatta her zaman istediğiniz, arzu ettiğiniz şeyler gelişmeyebiliyor ister şahsi meseleniz olsun isterse toplumsal.

Genelde çok mecbur kalmadıkça taşıt veya ulaşım araçlarını kullanmayarak yürüyerek gezen biri olmamız hasebiyle sağımıza ve solumuza bakıp görmemizin yanında bizzat bize gelen ve aldığımız duyumlara baktığımızda birileri bir şeyler yapmış ve yapmakta yukarıda ifade ettiğimiz üzere gezen biri olarak bizzat müşahade ettiklerimiz de hariç. Bunların ne kadarı doğru ve ne kadarı yanlış orası ayrı bir konu tabi.

Malumunuz olduğu üzere biz yazar ve çizerler toplumun tercümanıyız ve öylede olmamız gerek. Toplumsal sorunlar olsun, toplumu mutlu ve huzurlu kılan güzel gelişmeler olsun veya toplumun beklentileri olsun bunları ama yerinde görerek ama gelen bilgi doğrultusunda ele alıp değerlendirmek, etkili ve yetkili mercilere ulaştırıp bilgilerine sunarak gönüllerin tercümanlığını yapıyor ve yapmaktayız. Bu sebeple eleştirel boyut kazanan olayları dile getirdiğimizde kimsenin, kimselerin bir kasıt aramasına gerek olmadığını düşünüyoruz ki kimseye bir kastımızın olmadığı, olamayacağını da belirtmek isteriz.

Evet;

Şimdi gelelim birileri böyle yapmış ve yapıyor olanlara ve bunların ne kadarının doğru ve ne kadarının yanlış olduğunu ifade etmeye.

  1. buradan birilerinin yapmış ve yapıyor olduklarını dile getirmeye çalışıp doğru olup olmadığı kararını siz okuyucularımızın takdirine bırakıyoruz. Zaten ele aldığımız ve birilerinin dikkatine sunmaya çalıştığımız birçok konu sizler tarafından bize iletilenler olduğundan karar ve takdir hakkı tabii ki yine siz okuyucularım ile bilgileri bize sunanlarındır.

Birileri bile bile orman yakıyor ama batı bölgesinde ama doğu bölgesinde, birileri de konut, yani Toki Konutları yapma adına göz göre göre ormanı imha ediyor olmanın yanında etkili ve yetkili kişi veya kişiler de bu olumsuzluklara karşı bile bile belirli bir süre sessiz ve tepkisiz kaldıkları için yangının söndürülmesi gecikmekte olup binlerce hektar orman ve orman içerisinde bulunan canlı varlıklar yok oluyor olmasının yanında imha edilenler ise görmemezlikten geliniyor Elazığ Zafran Mahallesi ’nin üst kısmında bulunan Elazığ Adliye Hatıra Ormanı ’nın imha edilişi gibi. Bu konuyu bir iki kez dile getirip söz konusu ormanın kurtarılması noktasında uyarıda bulunup mahallenin ve ilin etkili ve yetkililerini göreve davet etmemize rağmen.

Biri; 05. Aralık 1992’ de Elazığ’da (Bu birisi, bu kişi ve bu şahsiyet günümüz Manas Gönül ve Kültür Evi adını alan Kültürün adam gibi işlenip yaşandığı mekanın başkanı Sn. Şener Bulut Bey) Fırat Şiir Akşamları adı altında bir etkinlik başlatıp bir kıvılcım yakarak sonrasında Hazar Şiir Akşamları adını kazandırıp yıllar sonrası devam ederek bir aleve dönüştürüp 24 kez yaşanmasına ve Uluslararası Hazar Şiir Akşamları boyutu kazandırıp Türk Dünyasına mal olmasına vesile oluyor ve biride kalkıp sekteye uğratmak için resmileştirerek eski aşk ve şevkini kırıyor.

Yıllar sonrada olsa biri (ki O birisi ETSO Başkanı Sn. Asilhan Aslan Bey’dir) sağ olsun, varlığı sağlık üzere daim olsun Ankara’da katılım sağladığı bir toplantıda konuyla alakalı sayın bakanında hazır bulunduğunu fırsata çevirip konuyu söz konusu şiir akşamına getirerek Uluslararası boyut kazanan ve Türk Dünyasına mal olmuş Uluslararası Hazar Şiir Akşamlar ı’ nın tekrar hayata geçmesi noktasında konuyla ilişkili Sayın Bakan Bey ve hazırda bulunan etkili ve yetkililere teklifte bulunuyor ve bu teklif sonrası teklifte bulunulan Bakan Bey söz konusu şiir akşamlarının kaldığı yerden devamı için her yıl Elazığ’da değil de birer yıl arayla yani, bir yıl Elazığ’da bir yılda Kırgızistan’da gerçekleştirilmesi noktasında kesin karar niteliği taşıyan saçma bir öneri getirerek anlaşmayı başka yöne doğru götürmekte.

Elazığ’da başlayan, 24 yıl icra edilen şiir akşamının Kırgızistan’la bütünleştirilip birer yıl arayla icra edilmesi pekte kabul görür bir şey değil bize ve bizim gibi Elazığ Kültürüne gönül vermiş insanlara göre.. Elazığ ETSO Başkanı Sn. Asilhan Aslan Bey ’in önerisi son derece makul, yerinde ve aklıselimce olduğunu düşünüyoruz.

Tok;i Elazığ Zafran Mahallesi’nde konut yaparken konut bahanesiyle Elazığ Adliye Hatıra Ormanı’nı yerle bir ederek o güzelim yeşil alanı imha ettiğini yukarıda ifade etmiş, o mevki’ nin görselliğini bozmuş berbat bir hal ve görüntü yarattığını belirtmiştik. Binalar bitmiş çift gidiş ve gelişli yol yapılmış ikide bir kazılıp alt yapının onarılması sağlanırken yolun trafiğe kapatılmasına rağmen.

Ancak; konutlar bitiminde yolun bitimini tamamlamış bulunan Toki yolu inşaat alanı olarak kullanıp sonu berbat olan Zafran’ın mezrası konumunda ki Verana denilen mevkiye kadar yapmayıp konut bitiminde sonlandırarak çirkinliğin arzını sağlamış ve o çirkinlikten öte yolun tozdan dumandan geçilmez hal almasına sebep olması yetmezmiş gibi birde evlerin en geç Ağustos Ayında teslimi söylendiği söyletisine rağmen halen bugüne kadar teslim etmemiş, teslimi sağlayamamış olmakla vatandaşların büyük ölçüde mağdur olmalarına sebebiyet vermiş bulunmakta.

Söz konusu mağduriyetin birileri tarafından acilen giderilmesi için etkili ve yetkili mercilerin meseleye ivedilikle el atmaları gerekmektedir.

Nuralı Köyü yolunun Zafran Toki Evlerinden sonrası anlatılmaz biçimde tehlike arz etmekte hem Elazığ’dan köye gidişte sol tarafın ve hem de köyden şehre gelişte ise sağ tarafın uçurum olması ve kayma nedeniyle yol daralması ve de beton mikserlerin beton taşırken harç dökülmesi sebebiyle.

Bundan on gün öncesi alan olarak Elazığ Belediyesine ait olan Nuralı Köy yolunun bir kısmı (Şavaklılar denen mevkiye kadar olan kısım) yaşanan ve yaşanacak olunan tehlike göz önünde bulundurulmayarak yama yapmakla geçiştirilmiş bulunmakta. Allah razi olsun diyelim en azından o kadarını düşünmüş ve geçici olduğu bariz belli olan yamayı yaptıkları için. Ancak söz konusu mevkiden sonra köy içine kadar olan kısım İl Özel İdaresi Sekreterliği ’ne ait olduğundan dolayı dar ve bozuk satıh olarak kalmış bulunmakta. Bu kısmında korkulan tehlike yaşanmadan, araçların gidiş ve gelişlerinde araçlarda milli servetin israf edilmesine sebep olmaması adına yolun en kısa zamanda onarılıp hizmete sokulması gerekmektedir. Bu konu da etkili ve yetkililerin bilgisine sunulur.

Meseleler birileri böyle yapmış ve yapıyorlar la çözülmez. Sağlıklı ve aklıselim düşünerek ileriye doğru, uzun vadeli hesaplar yapılarak yapılmalı ve çözülmelidir.

Birileri böyle yaptı ve yapıyor,

Oldu bitti diye bir şey yok.

Yanlış yanlıştır, doğru doğrudur, aklın yolu birdir. Doğrusu, güzeli, etkili ve anlamlı olan neyse o öyle yapılmalı bu özelde de böyledir resmide de böyledir.

Devletin ve devletin hamisi ve sevdalısı milletin malını çarçur etmeye, toplumun görselliğini bozmaya, adı konulmuş ve Türk Dünyasına mal olmuş etkinlik ve icraatların her kesin kafasına göre işlemesi hakkı yoktur. Tek hak devletin ve milletin hakkıdır, devlet ve milletin, vatan sever milletin geleceğine yönelik olan haktır, hakkıdır…

AYETLER

*Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın. Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır. Hud:6

*Arşı, su üzerinde iken hanginizin daha güzel davranacağını denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Eğer sen, “Öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz” desen kâfirler derhal, “Bu büyü gibi bir bilmecedir” derler. Hud:7

*Andolsun eğer biz onlardan azabı belirli bir süreye kadar ertelesek mutlaka, “Onu engelleyen nedir?” derler. Bilesiniz ki onlara azap geldiği gün artık ondan kurtulmaları mümkün değildir. Alay etmekte oldukları şey kendilerini çepeçevre kuşatacaktır. Hud:8

*Eğer insana tarafımızdan bir nimet tattırır da sonra ondan çekip alırsak tamamen ümitsizliğe düşer ve nankörleşir. Hud:9

*Eğer başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona bir nimet tattırırsak, “Kötü durumlar benden uzaklaşıp gitti” der. Artık onun bütün yaptığı sevinmek ve övünmektir . Hud:10

*Ancak sabredip, dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar böyle değildir. İşte onlar için bir bağış ve büyük bir mükâfat vardır. Hud:11

“Ona bir hazine indirilse veya onunla beraber bir melek gelse ya!” demelerinden dolayı canın sıkılarak sana vahyedilen ayetlerin bir kısmının tebliğini terk edecek değilsin ya! Sen ancak bir uyarıcısın. Allah her şeye vekildir. Hud:12

*Yoksa “Kur’an’ı kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söylüyorsanız Allah’tan başka çağırabildiğiniz herkesi yardıma çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin !”. Hud:13

*Eğer size cevap veremezlerse, bilin ki Kur’an ancak Allah’ın ilminin eseri olarak indirilmiştir ve O’ndan başka tanrı yoktur; hâlâ teslim olmayacak mısınız? Hud:14

*Kim dünya hayatı ve onun ziynetini istiyorsa, orada onlara işlerinin karşılığını eksiksiz veririz; orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar. Hud:15

*Onlar, âhirette paylarına ateşten başka bir şey düşmeyen kimselerdir. Dünyada ürettikleri boşa gitmiştir; yapıp ettikleri de geçersizdir. Hud:16

*Rabbinden gelmiş açık bir delile dayanan kimse (hiç ötekiler gibi olur mu)? Bu delili de rabbinden gelen bir şahit izliyor; ayrıca ondan önce de bir önder ve rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı var. İşte bunlar ona inanırlar; çeşitli gruplardan onu inkâr edenlerin varacağı yer ise cehennem ateşidir. Bundan şüpheniz olmasın; bu rabbin tarafından bildirilmiş bir gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar. Hud:17

*Allah hakkında yalan yanlış şeyler uydurandan daha zalim kim vardır! Onlar (kıyamet gününde) rablerinin huzuruna çıkarılacaklar, şahitler de “İşte bunlar rablerine asılsız şeyler isnat edenlerdir” diyecekler. Bilin ki, Allah’ın lâneti zalimlerin üzerine olacaktır! Hud:18

*O zalimler, Allah yolundan alıkoyan ve onu eğri göstermeye çalışanlardır; âhireti inkâr edenler de işte bunlardır. Hud:19

*Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakacak değillerdir; kendilerini Allah’ın azabından koruyabilecek yardımcıları da yoktur; cezaları kat kat olacaktır. Çünkü onlar (hakikati) ne görebiliyorlar ne de işitebiliyorlardı . Hud:20

*İşte kendilerine yazık edenler bunlardır; uydurdukları (tanrılar) da yanlarından kaybolup gitti. Hud:21

*Şüphesiz bunlar, ahiret te en çok ziyana uğrayanlardır. Hud:22

*İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan ve rablerine gönül huzuruyla teslim olanlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Hud:23

*Bu iki grubun durumu, kör ve sağır olan kimse ile gören ve işiten kimsenin durumuna benzer. Bunlar eşit olur mu? Hâlâ ibret almıyor musunuz? Hud:24

*Gerçek şu ki biz Nûh’u kavmine elçi olarak gönderdik; şöyle dedi: “Allah’tan başkasına tapmayın!” diye size gönderilmiş açık bir uyarıcıyım. Doğrusu ben, başınıza gelecek can yakıcı bir günün azabından korkuyorum” dedi . Hud:25-26

GÜZEL SÖZLER

*Zihin fukara olunca akıl ukala olurmuş. Namık Kemal

*Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir. Namık Kemal

*Serseri bir aşka gönül bağlayan nasıl verebilir yurda yeni can? Ziya Gökalp

*Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur. Ziya Gökalp

*Demir sana tapar, şimşek baş eğer, isteme, sen yarat; görme, sen göster! Ziya Gökalp

GÜLE BENZER ÖĞRENCİLER

Sevgi bahçesinde açan

Güle benzer öğrenciler.

Misler gibi koku saçan

Güle benzer öğrenciler.

Elleri var kalem tutan,

Dilleri var bülbül öten,

Canımıza canlar katan

Güle benzer öğrenciler.

Sevgilere açık eli,

Yoktur bunun bir bedeli.

Çiçeklerin en güzeli,

Güle benzer öğrenciler.

Yiğit Mehmet, güzel Hale;

Göz değmesin şu Kemal’e.

Kimi Çiğdem, kimi Lale,

Güle benzer öğrenciler.

Annesinin bir tanesi,

Babasının nur tanesi,

Öğretmenin nar tanesi,

Güle benzer öğrenciler.

Yusuf Dursun/Yozgat-İstanbul

MEZİRE’DE ÜÇ ŞEHİT

İÇİMİZDE KAFİR VAR!

- Elhamdü Lillahi Rabbil Alemin...

‘‘- Lor peynürü, galın ekmek, duz getür

Çıh Harpudun tepesinden buz getür

Şehidime örtü için bez getür

Gız, daliken devrülesin tez getür!...’’

Ürek durmaz, gan gurumaz ruh ölmez

Buğdalardan başah başah saldurur

Nur-u Muhammed’den fermanımız var!

Bu can, bin ölümü bile galdurur

Sara Hatun Camii’nde bir ezan

Meleklerden taçlar gonmuş başına

Dertler yağmur olsun, dermanımız var!

Bin otağ gurarız mezar daşına

‘‘Çayda Çıra’’mızda üç alav düştü

Gakkoş, Allah kerim, Mevlam böyükdür!...

Gandan ala kesmiş, ummanımız var!

Gakkoş, Allah kerim, Mevlam büyüktür!

Allah gani gani rahmet eyleye

Elimizde ki son şiirini yayınlamaktayız.

A.Tevfik Ozan/Elazığ-Harput

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Dursun Aksoy - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler