CELLÂDA TESLİM İNSANLIK DEĞİLDİR

İbn Haldun “coğrafya kaderdir” der. Vatanımız, cennet gibi güzel, çok verimli ve son derece stratejik bir coğrafya olup kaderimizdir. Göz dikeni, kıskananı çok olduğu gibi, ümit bağlayanı, sığınanı ve sığınmak isteyeni de çoktur.

Selçuklular, Osmanlılar ve nihayet Cumhuriyet döneminde hem düşmanlarla uğraşmış ve hem de mazlum ve mağdurların sığınağı olmuşuzdur.

Bu mazlum ve mağdurlar, bazen Haçlı katliamından kaçan Müslümanlar ve Ortodoks Hıristiyanlar olmuş, bazen İspanyol ve Nazi katliamından kaçan Yahudiler olmuş, bazen Moskof katliamından kaçan Kafkaslı soydaşlarımız olmuş, bazen Avrupa’dan, bazen Afrika’dan sığınanlar olmuş. Çünkü atalarımız kendisine sığınanı geri çevirmemiştir. Biz de Osmanlı bakiyesiyiz. Afrika, Asya ve Avrupa’daki her mazlum ve mağdur bizi böyle görüyor ve bize güveniyor.

Böyle âlicenap bir ecdadın torunları olma şerefini taşırken, bize ne oldu ki, dış istihbaratlarca yönlendiren etki ajanları ve provokatörlerin yalan ve uydurma haberlerine inanıp bize sığınanlara, “haydi cellâdınıza gidin” diyenler çıkabiliyor?

Ülkemizin haklı olarak yükselen imaj ve itibarını bozmak isteyen bu etki ajanları ve ihanet şebekesi, başka ülkelerdeki göçmenlerin görüntülerini, sanki bizde olmuş gibi sosyal medyada yayınlayarak barış ortamını bozmaya çalışıyorlar. Artık bir dış proje olduğunda zerre kadar şüphe olmayan bu çalışmalara, maalesef sorumsuz davranıp konuşan siyasilerin istemeseler de bir destekleri olduğu da muhakkaktır.

Katil rejimin bombardımanından çocuğunu, canını kurtarmak için, daha yüz sene öncesine kadar beraber yaşadığı, emperyalistler bölmeseydi, bugün de beraber yaşayacağı, dedelerinin Çanakkale’de yan yana şehit düştüğü kardeşlerine sığındılar. Bize güvenip sığınan kardeşlerimizi, öldürmeleri için katil Amerika, Rusya, İran, Beşşar ve teröristlere teslim mi edeceğiz? Ecdat kalksa, yüzümüze tükürmez mi?

Kaldı ki, bu necip millet kendisine sığınan düşmanını bile korur. Biz böyleydik. Şimdi kalkıp kuzuyu kurda mı teslim edeceğiz? Böyle bir durum hangi vicdana sığar? Bir Müslüman böyle düşünemez. Bu necip millet asla böyle bir onursuzluğu yaşamadı, yaşamak istemez.

Bu etki ajanları milletimizi galeyana getirip sokak hareketlerini başlatmak ve kaos çıkarmak için, Suriyeli sığınmacılar çok suç işliyor algısı oluşturmak ve onları hedef göstermek için ilgisiz birçok olayı onlar işlemiş gibi sosyal medyada servis ediyorlar. Hatta bazı parti başkanları, bir proje olan filmlere destek verdiğini sıkılmadan söyleyebiliyor.

Oysa Suriyelilerin suça karışma oranı Türkiye vatandaşlarına oranla çok düşüktür. Çünkü onlar tek başına değil, aileleriyle gelmişler. Aileleriyle gelenler daha dikkatli olur. Buna rağmen onlardan da suç işleyen olmaz mı? Elbette olur. Fakat topyekûn Suriyelileri suçlu göstermek ne vicdana sığar, Ne İslam’a, ne de insanlığa. Zaten devlet de suç işleyenler hakkında gerekeni yapıyor, gerektiğinde sınır dışı ediyor. Gelecek haftaki yazımızda aynı konuya devam etmek dileğiyle…