Eğitim sistemi siyasi çatışmadan uzak ele alınmalı

Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği (TÖDER) Başkanı İbrahim Taşel, Türkiye’de eğitim sisteminin her türlü siyasi çatışmadan ve gerginlikten uzak ele alınması gerektiğini belirterek, “Eğitimin çocuklarımızın temel meselesi olduğunu düşünürsek bunun siyasi çatışmalara yada çekişmelere malzeme olması hiç doğru bir davranış değildir.” dedi.

Taşel, Elazığ’da düzenlenen Final Dergisi  ve Test Üretim Birimi Yazarlar Toplantısına katıldı.

Toplantının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Taşel, Dersanelerin dönüştürülmesine ilişkin son gelişmeleri değerlendirdi.

Dersanelerin bu süreçte önemli bazı değişimler geçirdiğini belirten Taşel, “Biliyorsunuz dersanelerle ilgili kanun yürürlüğe girdi, resmi gazetede yayınlanarak. Bundan sonraki süreç içerisinde dersanelerin kurslara dönüşmesi, özel liselere dönüşmesi ve buna benzer birtakım etüt eğitim merkezlerine dönüşmesi gibi alternatifler çıktı ortaya.  Hem bunları değerlendiriyoruz arkadaşlarımızla hem de bundan sonraki süreçte yapılacak şeyleri belirlemeye gayret ediyoruz.” dedi.

Dersane kanununun çıkmasından sonra kanuna asıl yön çizecek olanın hazırlanacak yönetmelikler olduğunu vurgulayan Taşel, “Şuan Türkiye’deki 3.800 dersane eğer böyle bir dönüşüm geçirecekse o zaman hangi bina neye uygundur, hangi binada o binanın işletmecisi hangi tür öğretim yapmak istiyor bunun belirlenmesi yönetmeliklere bağlı. Yönetmelikle standartları belirleyecek, yol haritasını belirleyecek: bu anlamda bakanlığımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Tekrar görüşmeler yapacağız. Bakanlık da bu konuda sektör temsilcilerini sık sık topluyor, dinliyor. Bende bu görüşmelere başından beri katılıyorum. İnşallah ülkemiz için hayırlı olan, doğru olan bir süreç içerisinde olacağız.” şeklinde konuştu.

Dersane derneklerinin hukuki süreç başlattığını da hatırlatan Taşel, şöyle konuştu: “Gerek mahkemeler nezdinde bazı bazı şeyler gündeme geliyor. Bunlar bir yandan sürerken biz de Milli eğitim bakanlığıyla özelikle bundan sonraki süreç içerisinde dersanelerin izlemesi gereken yol haritaları ne olacaktır bunu konuşuyoruz. Bizim burada temel düşüncemiz eğitim sisteminin her türlü siyasi çatışmadan ve gerginlikten uzak ele alınmasıdır. Çünkü eğitimin çocuklarımızın temel meselesi olduğunu düşünürsek bunun siyasi çatışmalara yada çekişmelere malzeme olması hiç doğru bir davranış değildir. İnşallah da olmayacaktır. Biz ülkemiz için en doğru olanı yapacağız. Bir kere dersaneler Türkiye’nin bir servetidir. 60 Bin dersliği ile yine 70 binin üzerinde çalışanıyla Türk Mili eğitiminin eksik kalan yanlarını tamamlayan unsurlardır. Biz dersaneleri hiçbir zaman okulların alternatifi olarak görmedik, okulların tamamlayıcısı, yardımcısı olarak gördük. Bu bir şekilde devam edecektir.”
 

Türkiye’de sınavlar ve yetersiz öğretme olduğu sürece ailelerin dışarıdan destek almaya devam edeceğini belirten Taşel, “Sınavlar ve yetersiz öğretme olduğu sürece aileler dışarıdan destek alma konusunda yardım isteyeceklerdir. Eğer bu resmi yolardan, hukuki yolardan sağlanmazsa adam ya kaçak köçek açılmış bürolardan yararlanacaktır, ya çocuğuna özel ders aldıracaktır, imkanı olanlar yada bu iş merdiven altına kayacaktır. Bunu süratle söylüyoruz: tedbir alınmadığı takdirde yani dersanelerin oluşturabileceği boşluğu dolduracak yeni kurumlar olmadığı zaman tabiat boşluk kabul etmez bunu birileri doldurur ve çoğu zaman da yasal olmayan yolardan doldurur. Biz yasal kuruluşlarız. Milletimizin hizmetindeyiz. Bakanlığımızın aldığı kararlara bağlıyız. Yasaların dışında bir şey yapabilme ihtimalimiz yok. Biz TÖDER’e bağlı eğitim kurumları olarak yasal olmayan bir kuruluş açmak gibi bir düşünce içinde asla olamayız. Devletimizin bize sunduğu imkanlar çerçevesinde hareket ederiz. Bu anlamda da talebimiz devletimizdendir, hükümetimizdendir. Daha doğru bir çözüm oluşturma konusunda biz elimizden geleni yapacağız. Eminim ki bu gerginlikler biraz gevşedikten sonra bunları çok daha doğru bir mecrada ele alınacaktır.” dedi.
 

TÖDER olarak dersanelerin dönüşümü konusunda yeni modeller hazırlayarak Milil Eğitim bakanlığına sunduklarını aktaran Taşel, şunları söyledi: “2015ten sonra kurulaşacak 4 yılık süre içerisinde kurulacak olan okul dersane modeli diyebileceğimiz bir model var. Yani çocuk dersaneye gelecek. Dersanede hem üniversiteye hazırlanacak hem de diplomasını dersaneden alacak. Yani dersaneyle okulu birleştiren bir model var. Bu model üzerinde ben çok çalışmıştım. bakanlığımız da bu modeli kabul etti. Zannediyorum 2019’a kadar da böyle bir modelle çalışma yapılacak. Hatta bakanlığımız bize eğer bu model tutarlı olursa bundan sonraki yılarda da bu modeli devam ettirebiliriz diye sözlü olarak da bir ifadede bulunmuştu. Onun için bu modeli geliştirmeye gayret ediyoruz. Yani Türkiye’nin her tarafında dersaneler biranda lise adıyla çalışacak. Ama hem lise işlevini görecek hem dersane işlevini görecek. 121 Yaşa kadar olan etüt eğitim merkezleri var. Bunlar da daha ziyade ilkokulları ve orta okulların bir bölümünü takviye edecek dersane çalışması değil ama etüt eğitim merkezi biçiminde devam edecek. Ayrıca bu kapsamda çeşitli kurslar diye bir kapsam var. Bu kapsam içerisinde ders bazında kurs vermeyi engelleyen bir durum yok. Yani mesela bir kurs matematik kursu açabilecek. Bu konuda kanunda yasaklayıcı bir hüküm yok. Müsteraşarımızın yapmış olduğu açıklamalardan buna izin vereceklerini ifade etmişlerdi. Dolayısıyla belki bu boyutta bu şartlarda bir dersanecilik olmaz ama dersane işlevini görecek başka kurumların yasal birtakım zeminleri de var. Önemli olan bunların yönetmeliklerinin doğru hazırlanması ve hayalci olmayan bu kurumların pratik olarak işlev görecek hale gelmesi. Şunu yapamayız Türkiye’de, yani Türkiye’de dersanelerin tamamının özel okullara dönüştürülmesi gerçekleşemez. Biz şuan Elazığ’dayız. Elazığ üzerinden konuşalım. Elazığ’da dersanemizin ortalama ücreti 1400 civarındadır. Bu ne demektir 100 TL taksitle çocuk dersaneye devam ediyor. Ama 100 TL taksitle özel okul çalıştırmak mümkün değildir. O zaman eğer bizim dersanemizde şuan 3 bin tane öğrenci okuyorsa bunun ancak 300 tanesi çocuğunu özel bir okula gönderebilir. Peki fukaranın çocuğu ne olacak. Yani mutlaka ara bir formül bulunması gerekir diye düşünüyorum. Keşke Türkiye’nin imkanları çok iyi olsa okullarımız hiçbir ek takviyeye ihtiyaç hissettirmeyecek düzeyde olsa. Bunlar hepimizin gönlünden geçen şeyler. Ama bunun mümkün olmadığını görüyoruz. Çok kolay da olmadığını görüyoruz. Yani Türkiye’de eğitimi en iyi hale getireceğim dediğinizde bunun 10-15 sene sürmesi söz konusu oluyor. Dolayısıyla çok kısa vadede çocuklarımızın eğitim öğretim imkanından mahrum edilmeden çalışılması lazım.  Bu ülkeyi yöneten insanların bu ülkenin dostu olduğunu düşünüyoruz ve asla ve asla ülkenin dostu olan insanların da yanlış bir kararı imzalamayacaklarını düşünüyoruz. Bu anlamda biz her türlü katkıyı vermeye hazır bundan sonraki süreç içerisinde.”