Flaş Haber
KAFALAR KARIŞIK Topyekûn mücadele gerekiyor
Kadının toplumdaki statüsünü belirleme, haklarına sahip çıkma ve demokratikleşme süreci içerisinde toplumu ve devletin desteğini alan Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) sorunlara çözüm üretebilmek için çalışmalarını sürdürüyor.
ELAZIĞ GÜNCEL 26.12.2016, 20:59 26.12.2016, 20:59
3755

RÖPORTAJ: SEVDA DEMİR
Elazığ’da 2015 yılından bu yana faaliyet gösteren KADEM, kadın meselelerine yoğunlaşmak yerine kadını güçlendirmeyi ve kadını toplumda etkin hale getirmeyi amaçlıyor.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Elazığ İl Temsilcisi Esra Soylu, kadına yönelik şiddetin, dil, din, ırk, sınıf, mezhep, cinsiyet ayırt etmeksizin tüm toplumların ortak sorunu haline geldiğini söyledi.
Esra Soylu, gazetemize dernek çalışmaları ve Türkiye’de kadına yönelik şiddetin sebepleri ve çözüm önerilerini anlattı.
Kadına şiddetin ve cinayetin normalleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Başkan Soylu şiddetin, etkili bir yaptırımının olmaması, ceza infaz sisteminde yaşanan sorunlar, kültürel ve geleneksel anlayıştan kaynaklı değişkenler ve çoğunlukla şiddetin gizli kalması sebebiyle yaygınlık ve süreklilik kazandığı dile getirdi.
Kadına yönelik şiddeti temelden iyileştirebilmek için erkeklerin de destek vermesi gerektiğini vurgulayan Esra Soylu, STK’lara da büyük görevler düştüğünü belirtti.
Elazığ’da 2015 yılında yapılan araştırmalara göre fiziksel şiddet gören kadınların yüzde 33’ünde intihar eğiliminin olduğu açıklayan Soylu, öte yandan şiddet mağduru kadınların şiddeti ve öfkeyi çocuklarına yönelttiğini de tespit ettiklerini kaydetti.
Türkiye’de son yıllarda kadına şiddeti önlemek amacıyla çok önemli etkin adımlar atıldığını da aktaran Başkan Esra Soylu, şiddetin sadece Türkiye’nin değil bütün dünyanın sorunu olduğunu bunu önlemek için ise topyekun bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Elazığ Şube Başkanı Esra Soylu ile yaptığımız röportaj şöyle;
KADEM'den söz eder misiniz? Nasıl bir politikanız var?
Kadın ve Demokrasi Derneği 8 Mart 2013’te merkezimiz olan İstanbul’da açılan; şuan 16 ilde temsilcilik faaliyetleri yürüten bir dernektir. Elazığ Temsilciğimiz 10 Haziran 2015 tarihinden bu yana faaliyette. Tek yönlü bir bakış açısıyla kadın meselelerine yoğunlaşmak yerine kadını güçlendirmek, mevcut statüsüne katkıda bulunmak, kadını toplumda etkin hale getirmeyi amaçlıyoruz. Toplum içinde kadın ve erkeğin paylaşımda bulunan iki birey olması için demokrasiyi daha da güçlendirmek gerekiyor. Çünkü kadın ne kadar güçlü olursa, demokrasi de o kadar güçlenir. Kadının var olan statüsünü güçlendirmek için demokrasinin olanaklarından yararlanarak, kadının özellikle karar alma mekanizmalarında, siyasette, ekonomide, akademide vb. alanlarda temsil oranını artırmak hedefimiz. Zira güçlü kadın, güçlü aileyi; güçlü aile, güçlü toplumu; güçlü toplum da güçlü devleti oluşturur.
Sayın Soylu, kadına yönelik şiddetin temel nedenleri nelerdir ve Türkiye’de bu konuda, dünyanın diğer ülkelerine göre nasıl bir durum söz konusudur?
Cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir insan hakları ihlali olarak kadına yönelik şiddet ele alındığında, şiddetin dil, din, ırk, sınıf, etnisite, mezhep, cinsiyet ayırt etmeksizin tüm toplumların ortak sorunu haline geldiğini görüyoruz. “Şiddetin sayısı mı arttı, görünürlüğü mü arttı?” tartışması ise henüz nihayetlenmiş olmasa da, görünen o ki, maalesef her türlü tedbir ve yasal düzenlemelere karşın, Türkiye’de de değişen sayılarla şiddet vakaları karşımıza çıkmakta, hemen her gün gazete manşetlerine ve sosyal medyaya konu olarak kadın cinayetleri normalleştirilmektedir. Şiddetin etkili bir yaptırımı olmaması, ceza infaz sisteminde yaşanan sorunlar, kültürel ve geleneksel anlayıştan kaynaklı değişkenler ve çoğunlukla şiddetin gizli kalması sebebiyle yaygınlık ve süreklilik kazandığı da ortadadır.
Bu noktada toplumun genelinde erkeklerin bakış açısı önemli olmalı. Kadına yönelik şiddete erkekler neden ses çıkarmıyor?
Şiddet meselesi yalnızca kadınların veya kadın derneklerinin sahiplenmesi gereken bir konu değildir. Bilakis asli olarak şiddet konularında öncelikle şiddetin ve şiddeti uygulayan kişinin hemcinsi erkekler tarafından da kınanması, şiddet failinin dışlanması, şiddetin insani değerlerle örtüşmediğinin vurgulanması ve gerektiği takdirde bu konuda faal olarak eylemlerde bulunmalarıdır.
Kadına yönelik şiddeti temelden iyileştirebilmek, erkeklerin de desteğini alarak birlikte hareket etmekle ve hemcinslerinin uyguladığı şiddete karşı seslerini yükseltmeleriyle mümkün olacaktır. Şiddetin tek yönlü olmadığını, esasen “şiddetin cinsiyeti olmadığını” biliyor, bu sebeple “Herkese karşı her türlü şiddete son ver” diyoruz. KADEM olarak, erkek egemen dünyanın kadına uyguladığı şiddete karşı yürüttüğümüz kampanyalarla, erkek egemen söylemlerin kadını ikincilleştiren yapısına karşın, söylemin çerçevesini pozitif yönde değiştirerek, eril dünyaya kendi jargonuyla hitap etme ve erkeği tanımlamada kendisinin yaptığı bir yanlışı ona kendi jargonuyla söylemenin daha etkili olacağı kanaatiyle “Erkeksen Öfkeni Yen! Ve Önce Adam Ol!” ve son olarak “Hangi Yüzle” kampanyaları gerçekleştirdik. Nitekim, erkek egemen değer yargılarını içerisinde barındıran dil, toplumun kendi kültür ve geleneğinin aktarımıyla ortaya çıkmaktadır. Bu noktada, STK’ların zihinsel ve toplumsal dönüşümün bir aracı olarak, üzerlerine düşen görevi tanzim etmeleri ve bu tür şiddet eylemlerine karşı farkındalığı sağlamaya yönelik çözümler üretmeleri gerekmektedir.
Ekonomik bağımsızlığın, kadına yönelik şiddet konusu ile bir bağlantısı var mı?
Ekonomik özgürlükle şiddet arasında doğrudan artan veya azalan bir oran kurmak çok doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Şiddet konusunda birden fazla parametre aynı anda etkin olduğu için; doğrudan ekonomik bağımsızlık artınca şiddet azalır yada artar gibi bir genelleme yapmak pek mümkün değil. Ekonomik bağımsızlığı olan ve eşinden fiziksel, psikolojik, cinsel ve hatta ekonomik şiddet gören vakalarla karşılaşıyoruz.
Peki, baskın olan ataerkil kültürümüzün kadına yönelik şiddetle ilgisi nedir?
Bizler cahiliye devrinde kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, kadının yaşama hakkının olmadığı bir dönemde Hz. Peygamber’e vahyedilen ve kadınlara erkeklerle eşit kulluk, mülkiyet, evlenme, medeni ve sosyal hakların verildiği bir dinin mensuplarıyız. Hukuk sistemimiz de hakeza aynı şekilde. Hal böyle iken kadına yönelik şiddeti konuşmamızın en büyük nedeninin baskın patriarkal kültür olduğunu düşünüyorum.
Sayın Başkan derneğinize şiddet gören kadınlar geliyor mu? Kadınlarımızın şiddetten sonraki hissiyatları neler oluyor?
Şiddet mağduru kadınlarda büyük oranda depresyon, anksiyete bulgularına rastlanıyor. Geçtiğimiz yıl ilimizde yaptığımız bir araştırmada fiziksel şiddet mağduru kadınların yüzde 33’ünde intihar eğiliminin olduğu sonucuna vardık. Öte yandan şiddet mağduru kadınların şiddeti ve öfkeyi çocuklarına yönelttiğini de görmekteyiz.
Kadın organizasyonları veya devlet, bu konuda yeterli mi?
Devletimiz çok güçlü, ve son yıllarda çok önemli etkin adımlar atıldı; kadınlar lehine çok önemli düzenlemeler yapıldı ancak kadına şiddet olayı sosyolojik boyutları da olan bir konu olduğundan ne yalnız başına kadın organizasyonları ne de yalnız başına kamu kurumları yeterli olabilir. Şiddet meselesi sadece ülkemizin değil bütün dünyanın sorunudur ve topyekun bir çalışma gerekir. Yani devletin yaptığı yasal düzenlemeler ek olarak, sadece kadın derneklerinin değil tüm sivil toplum kuruluşları özellikle erkeklerin toplumda farkındalık oluşturması, şiddetin nesilleri etkileyen sonuçlarının anlatılması, çocuklara okul çağında küçük bir serçeye dahi şiddet uygulamasının doğru olmadığının eğitiminin ailede verilmeye başlanması gerekir. Bu da dediğim gibi toplumun her kesimin ortak çalışmasıyla mümkün olacaktır.
Yasalar yeterli mi sizce?
Mevcut düzenlemelerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Geçtiğimiz yıllarda tüm Türkiye’yi yasa boyan Özgecan olayının, her kesimde kınamayla karşılık bulduğunu görüyoruz. KADEM olarak, biz de kadına şiddete karşı 4 maddelik önerimizi dile getirdik. Türk Ceza Kanununda düzenleme yapılması gerekiyor.1.Katillere haksız tahrik iyi hal indirimleri uygulanmamalı, caydırıcı ceza verilmelidir. 2. Ceza Kanunu revize edilerek, kadına yönelik şiddet nitelikli hal sayılmalı ve en ağır ceza ile müeyyideye bağlanmalıdır. 3. Kadınlara yönelik şiddete ilişkin özel ceza infaz sistemi getirilmelidir. Suçlulara ilişkin denetimli serbestlik ve seçenek yaptırımlar engellenmelidir. 4. Kadınlara yönelik şiddete ilişkin mahkemelerin şok edici yetersizliklerinin önüne geçmek için adli mekanizma yeniden yapılandırılmalıdır. Bu suçlara ilişkin ihtisaslaşmış ‘şiddet mahkemeleri’ kurulmalıdır. Bu öneriler dışında, tedbir kararlarını da kapsayan geniş çaplı önlemlerin alınması konusunda yasalarla sınırlı kalmayıp uygulamada kadına şiddeti önleyici mekanizmaların düzenli ve etkin şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Kadem olarak, çalışmalarımızda şiddet konusuna yine daha önce ifade ettiğim üzere, toplumsal cinsiyet adaleti perspektifiyle bakıyor ve yine bu kapsamda çözüm arayışlarımızı sürdürüyoruz. Adaleti hayatımızın her alanına işlemek zorundayız.
Türkiye’de birçok kadın örgütlenmesi mevcut. Sizi diğer örgütlerinden farklı kılan ne?
Kadın ve Demokrasi Derneği olarak, cinsiyet körü uygulamalar ve pratiklerin yerine, toplumsal hayatı düzenlemede atılacak adımlarda daha yapıcı, adil, insaflı ve ölçülü olmayı içeren adalet kıstasını dernek olarak fazlasıyla önemsiyoruz.
Mevcut, sahip olduğumuz, kazandığımız hakları bir kenara bırakmadan, insanlar arasındaki farklılıkların gözetilerek, bu farklılıkların dezavantaja dönüşmediği cinsiyetler üstü bir düzeni ifade eden, eşitliğin de içkin olduğu cinsiyet adaleti yaklaşımı bizleri diğer derneklerden ayıran bir bakış açısıdır diyebiliriz. Adalet, hakkaniyet, ölçü, denge, insaflı olma, kadının erkeği erkeğin kadını tamamladığını anlatan ve sosyal rollerin bu açıdan değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen cinsiyet adaleti kavramımız, kadın meselesine çözüm arayışımızın sonucunda ortaya konulmuştur. Bu bağlamda, kadının aile içi ve sosyal rollerinin dengelenmesi, kadının toplumsal, siyasal ve kamusal hayata aktif katılımını toplumsal cinsiyet adaleti perspektifinden değerlendirmek, kadının insan haklarını gözeterek demokrasinin, hukukun üstünlüğünün ve insan hakları ile temel özgürlüklere saygının geliştirilmesine ve sağlamlaştırılmasına katkıda bulunmak adına yapılacak demokratik reformların tarafı olmak sanıyorum sadece bizim değil, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerinin benimsediği prensiplerdir.
Kadın örgütleri neden ortak bir dil oluşturamıyor sizce?
Çünkü kadın literatürü Batı’nın ortaya çıkardığı bir sosyal gerçeklik. ‘Eşit işe eşit ücret’ sloganıyla yola çıkılan birinci dalga feminist hareket Batı’dan çıktı. Batı kendi kültüründen beslenerek oluşturduğu literatürü, kendi dışındaki ülkelere de empoze etmeye çalıştı, ta ki postmodern süreç dediğimiz 80’lerde ‘Hayır! Kadını ikincilleştiren erkek değil, bilakis kadını ikincilleştiren feminist söylemdir’ söylemi ortaya çıkıncaya kadar. Her kültürün kendine özgü bir kadın perpektifinden söz edilir oldu. Kadının kendine özgü kültürel yapısından beslenen bir kadın kimliğinin oluştuğu gerçeği var. Bu Türkiye’deki kadın örgütlenmeleri tarafından çok fazla kabullenilmedi. Biz, tek bir Türkiyeli kadının olmadığını ve farklılıkların zenginlik olduğunu söylüyoruz. Bundan dolayı her kültürün kendi özüne uygun bir söyleme ihtiyacı var. Batı’nın kadın söylemini eleştirmeden alıp kabul edemem, etmemeliyim de. Biz değerlerimizden ve manevi inançlarımızdan beslenen bir kadın bakış açısını yaygın hale getirmek için çalışıyoruz.
Kadına yönelik şiddeti bitirmek için de nasıl bir algı yönetimi gerekiyor?
Kadına yönelik şiddetle alakalı en önemli algı yönetimi şiddetin bir insan hakkı ihlali olduğunu vurgulamak gerektiğidir kanaatimce. Kadın erkek fark etmeksizin inandığımız değerlerin, köklerini aldığımız ecdadımızın bir kuşu dahi incitmediği dönemleri anlatarak, bırakın insan haklarını tüm canlıların yaşam hakkına saygı gösteren ecdadımıza yakışır bir nesil olmanın gayretini göstermemiz gerekiyor.
Çok önemli bir yara da çocuk gelinler mevzusu. Türkiye’de üç kadından biri çocuk yaşta evlenmiş. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Çocuk gelinler meselesi kanayan bir yara. Çocuk gelinler ve çocuk istismarı konuları esasında biribiriyle ilintili konular. Doğu ve Güneydoğu'da çoğunlukla görünen çocuk gelinler meselesinden bahsedebilmek için öncelikle çocuk yaşta yapılan evliliklerin uzun vadede sonuçlarını ortaya koymak gerekir. Bunun için biz KADEM Elazığ Temsilciliği olarak Elazığ ve Bingöl merkez ve ilçelerinde çocuk yaşta evlilik yapmış; kendi çocuklarını evlendirmiş kadınlarla birebir görüşmeler yaptık. Çocuk evliliklerin uzun vadede ortaya çıkan, sosyolojik, psikolojik, fizyolojik sonuçları nelerdir, çocuk yaşta evlenen kişinin çocuklarını evlendirme yaşı nedir gibi çok ayrıntılı bir araştırma. Çalışmamız bitmek üzere bu sonuçları ortaya koyup, çözüm yollarını tartışarak kamuoyu ile paylaşacağız.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Son olarak şiddetin en ağır tezahürü olan terör olaylarını kınayarak, ülkemizin ve milletimizin bekası için gözünü kırpmadan şahadete yürüyen kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum. İslam coğrafyasında savaşın içerisinde kalan özellikle en yakınımızda Halep'te ölümün soğuk yüzüyle karşı karşıya kalan savaşın mağduru kadın ve çocuklar için uluslararası örgütlerin biran evvel harekete geçmesini beklediğimizi belirterek; Halep'in çağrısına sessiz kalmayan, el uzatan tahliye sürecini başlatan devlet büyüklerimize şükranlarımızı iletiyorum.
19°
açık
Namaz Vakti 23 Nisan 2021
İmsak | 03:59 | ||
Güneş | 05:29 | ||
Öğle | 12:27 | ||
İkindi | 16:11 | ||
Akşam | 19:14 | ||
Yatsı | 20:38 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 34 | 72 |
2. Fenerbahçe | 34 | 69 |
3. Galatasaray | 34 | 66 |
4. Trabzonspor | 35 | 60 |
5. Alanyaspor | 35 | 55 |
6. Hatayspor | 34 | 53 |
7. Gaziantep FK | 34 | 51 |
8. Sivasspor | 34 | 51 |
9. Karagümrük | 34 | 50 |
10. Göztepe | 35 | 47 |
11. Rizespor | 34 | 42 |
12. Antalyaspor | 35 | 42 |
13. Konyaspor | 34 | 41 |
14. Ankaragücü | 34 | 38 |
15. Malatyaspor | 34 | 37 |
16. Kasımpaşa | 35 | 37 |
17. Başakşehir | 34 | 36 |
18. Kayserispor | 34 | 35 |
19. Erzurumspor | 35 | 34 |
20. Gençlerbirliği | 34 | 32 |
21. Denizlispor | 34 | 27 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 31 | 63 |
2. Adana Demirspor | 31 | 61 |
3. Samsunspor | 31 | 61 |
4. Altay | 31 | 57 |
5. İstanbulspor | 31 | 57 |
6. Altınordu | 31 | 53 |
7. Ankara Keçiörengücü | 31 | 49 |
8. Ümraniye | 31 | 47 |
9. Tuzlaspor | 31 | 47 |
10. Bursaspor | 31 | 43 |
11. Bandırmaspor | 31 | 39 |
12. Boluspor | 31 | 38 |
13. Balıkesirspor | 31 | 35 |
14. Adanaspor | 31 | 34 |
15. Menemenspor | 31 | 31 |
16. Akhisar Bld.Spor | 31 | 26 |
17. Ankaraspor | 31 | 23 |
18. Eskişehirspor | 31 | 8 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Man City | 33 | 77 |
2. M. United | 32 | 66 |
3. Leicester City | 32 | 59 |
4. Chelsea | 32 | 55 |
5. West Ham | 32 | 55 |
6. Tottenham | 33 | 53 |
7. Liverpool | 32 | 53 |
8. Everton | 31 | 49 |
9. Arsenal | 32 | 46 |
10. Leeds United | 32 | 46 |
11. Aston Villa | 31 | 44 |
12. Wolverhampton | 32 | 41 |
13. Crystal Palace | 31 | 38 |
14. Southampton | 32 | 36 |
15. Newcastle | 32 | 35 |
16. Brighton | 32 | 34 |
17. Burnley | 32 | 33 |
18. Fulham | 33 | 27 |
19. West Bromwich | 32 | 24 |
20. Sheffield United | 32 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Atletico Madrid | 32 | 73 |
2. Real Madrid | 32 | 70 |
3. Barcelona | 31 | 68 |
4. Sevilla | 32 | 67 |
5. Real Sociedad | 32 | 50 |
6. Real Betis | 32 | 49 |
7. Villarreal | 32 | 49 |
8. Granada | 31 | 42 |
9. Osasuna | 32 | 40 |
10. Athletic Bilbao | 31 | 38 |
11. Levante | 32 | 38 |
12. Celta de Vigo | 32 | 38 |
13. Cádiz | 32 | 36 |
14. Valencia | 32 | 35 |
15. Getafe | 32 | 31 |
16. Deportivo Alaves | 32 | 30 |
17. Real Valladolid | 31 | 28 |
18. Huesca | 32 | 27 |
19. Elche | 32 | 27 |
20. Eibar | 32 | 23 |