Hatalı tıbbi uygulama (Malpraktis) davaları

HATALI TIBBİ UYGULAMA (MALPRAKTİS) KAVRAMI

Dünya Tabipler Birliği’nin “Tıpta Yanlış Uygulama” konulu duyurusunda “hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, bilgi ve beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar” tıbbi yanlış uygulama olarak tanımlanmıştır.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 11’e göre “Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı ve ya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.” şeklinde ifade edilmiştir.

İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde malpraktis kavramı ile ilgili olarak “Araştırma dâhil, sağlık alanında her müdahalenin, ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

Malpraktis, özen eksikliği ile tıbbı uygulama hataları sonucunda oluşan aynı zamanda, görevi kötüye kullanmayı da ifade eden bir süreçtir.

TIBBİ STANDART KAVRAMI

Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m. 13’e göre hekim tıbbın gereklerine göre teşhis koymakla yükümlü olup tıbbın kurallarına aykırı tedavi ve teşhis yasaklanmaktadır. Mevzuatımızdaki bu hüküm hekimin tıbbi standardı takip etmek ve uygulamakla yükümlü olduğunu ortaya koymaktadır.

Hekimin sorumsuzluğu için olağanüstü dikkat ve özeni göstermesi elbette beklenemez. Somut olayda hekimden beklenen dikkat ve özen ortalama tıbbi bilgiye sahip hekimin göstereceği dikkat ve özeni göstermesi ve önlemlerini almasıdır.

Yargıtay’a göre, Tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranılmakla birlikte sonuç değişmemiş ise, doktor ve hastane sorumlu tutulmamalıdır.” (Yargıtay 13. H.D. 2008/4519 E. ve 2008/10750 K. sayılı içtihadı)

Tıbbi standardın tespitinde esas alınması gereken ölçüt; ülkenin sağlık koşullarına göre bir hekimin gösterebileceği dikkat ve özendir. Tıbbi standart kavramını açıklamak gerekirse tıp biliminin içinde bulunduğu gelişim evresi içerisinde oluşan, hekimlerin geneli tarafından kabul görmüş ve pratikte sıklıkla uygulanan tedavi yöntemleridir.

MALPRAKTİSİN ORTAYA ÇIKIŞ HALLERİ

  • Malpraktis; kasten, ihmalen ve taksirli davranış sonucu ortaya çıkabilir. Kast, ceza hukukundaki anlamıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımındaki unsurlarının bilinerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.(TCK m.21/1)

  • Tıbbi hatanın kasten ve ihmali davranışla gerçekleştirilmesi de mümkündür. Örneğin kanunen yükümlü olduğu halde hastasını kasten tedavi etmekten kaçınarak hastanın sağlığına zarar verilmesi halinde hekimin ihmali hareketle sorumluluğu gündeme gelecektir.
  • Tıbbi hatanın özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla gerçekleşmesi durumunda ise kusurun taksir niteliğinde olduğundan söz edilir.
  • Tıbbi hatanın kasten gerçekleştirilmesi durumuna örnek olarak steril(mikroptan arınmış) olmadığı bilinen aletlerle hekimin ameliyat yapması gösterilebilir.

MALPRAKTİS TÜRLERİ

Tıbbi hatalar, tedavi süreci öncesinden başlayıp tedavi süresinde veya tedavi sonrasında ortaya çıkabilir. Tıbbi hataların çeşitli oluşu bu hataların sınıflandırılmasını zorunlu kılmaktadır.

1)Teşhis Hatası: Teşhis, hastanın muayenesi ve yapılan tetkikler neticesinde hastalığın tanınması ve bulguların araştırılması işlemine verilen addır. Hekimin teşhiste başarılı olma yükümlülüğü bulunmaktadır. Önemli olan hekimin uzmanlığının ve hastalığın gerektirdiği biçimde hareket etmesidir.

Tanı hatalarına örnek olarak; kadın doğum uzmanının konjenitalanomalileri tanımaması, anne ve bebeğin klinik durumunun doğru değerlendirilememesi, gebelik yaşını tespite ilişkin tüm bilgileri eksiksiz olarak saptanamadığından doğum zamanında hata yapılması, gebelik sürecinde toksemi gibi komplikasyonları işaret eden bulgulara karşı dikkatli olunmaması, baş ağrısı ve kusma şikâyeti ile gelen hastaya tomografi ve emar çekimini yaptırılmaması vb. davranışlar gösterilebilir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2006/6143 E. 2006/11224 K. sayılı kanser hastalarına ilişkin verdiği kararında kanser hastalığının ölümcül bir hastalık olduğu bilinse bile erken teşhis ve tedavi ihtimalinde hastalığın önlenebileceğine işaret ederek hekimin teşhis yükümlülüğüne işaret etmiştir.

2)Tedavi ve Tedavi Sonrası Yükümlülüklerin İhlali: Hekim, hastasının hastalığını teşhis ettikten sonra tedavi süreci başlayacaktır. Tedavi sırasında hekim tarafından yapılacak hatalarda malpraktis söz konusu olursa hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu ortaya çıkacaktır.

Tıp bilimi kendini sürekli teknolojiye bağlı olarak geliştiren bir bilim dalıdır. Dolayısıyla hekimden beklenen yeni tedavi metotlarını kullanarak hastasını tedavi etmesidir. Tıbbi gelişmeleri izleyip yeni tedavi metotlarını yapacağı tedavi yöntemlerinde kullanması hekimin yükümlülüğü arasındadır. Ancak hekimin bilimsel ve mesleki sınırlar içerisinde kalmak kaydıyla tedavi metotlarından özgür iradesiyle seçtiğini hastaya uygulaması kusur olarak değerlendirilmeyecektir.

Tedavi sürecinde hekimden beklenen, tedaviyi tıp biliminin verilerine uygun olarak yapmasıdır. Bazen teşhis doğru olsa bile hekimin uyguladığı tedavi geçerli tıbbi bilgiler ışığında uygunsuz ya da yetersiz olabilir. Bazen de uygulanan tedavi metodu tümüyle yanlıştır.

Yargıtay kararlarına yansıyan tedavi hatalarına örnek olarak, hekimin uzmanlık alanından olmayan cihazı kullanarak tedavi yapması, hekimin acil servise gelen hastaya başka bir sağlık mensubu arkadaşına telefonla talimat vererek tedavi yaptırması, travma geçiren hastaya gözlem altında tutması gerekirken hekimin hastayı yatırmayıp taburcu etmesi, vücutta ameliyat esnasında gazlı bez unutması, burun ameliyatı sırasında hastanın burnunda kırık iğne ucu bırakıp acı çekmesine sebep olması, hekimin test yapmadan penisilin uygulaması verilebilir.

3)Sağlık Kurumunun ve Tedavi Hizmetinin Organizasyonuna İlişkin Hatalar:

Hastane yönetimi hastanın güvenliği için gerekli tedbirleri almalıdır. Zira hastanede gerçekleşen tıbbi müdahaleden hastane yönetimi birinci derece sorumludur. Bu anlamda hastalığın teşhis ve tedavisi için gerekli olan yeterli uzmanlar, donanımlı ameliyathanesi, teknik cihazlar, acil hallerde hastanın bir başka kuruma naklini sağlayacak gerekli ekipmanlar vb. birçok hizmet hastane bünyesinde mevcut olmalıdır.

Sağlık kuruluşlarının hangi tıbbı donanıma ve ya personele sahip olmaları gerektiği hususu Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu’nda belirlenmiştir. Hastanenin türü ve büyüklük derecesine göre hangi boyutta sağlık hizmeti vereceği bu düzenlemelerde belirtilmiştir.

Tıbbi müdahalede organizasyon kusuruna örnek olarak hastane yiyeceklerin bozuk olması sebebiyle hastanın zehirlenmesi, ısıtma sisteminin çalışmaması sebebiyle hastanın hastalığının ağırlaşması veya yeni bir hastalığa yakalanması, kompresin gereğinden fazla sıcak olması ve yanığa yol açması verilebilir.

4)Hekimin Tedaviden Kaçınması veya Tedaviyi Geciktirmesi:

Kamu veya özel hastaneye tedavi amaçlı getirilen ve tıbben derhal tedavisi için müdahale edilmesi zorunlu bulunan hastaya müdahalenin yapılmaması hukuki ve cezai sorumluluğa neden olacaktır. Bu halde hastane de zarar gören hastaya karşı tazminat ödemekle yükümlü hale gelecektir. Yargıtay bir kararında acil servise getirilen hastaya müdahalede geciken hastanın cezai sorumluluğunun araştırılmasına hükmetmiştir.

Hekimin hukuken tıbbi yardım yükümlülüğü bulunduğu halde yardımdan kaçınması veya yardımı geciktirmesi de tıbbi hata sayılır. Bu tıbbi hata türü, hukuki yönden sözleşmeye aykırılık veya haksız fiil teşkil edecekken, ceza hukuku bağlamında ise hekimin ihmalinin türüne göre kast ya da taksire dayanan cezai sorumluluğu gündeme gelecektir.

Örneğin; hekimin hastanın annesi ile tartışıp hastasını muayene etmemesi, doğum için gelen hastayı kabul etmeyip il hastanesine sevk etmesi gibi hastaların mağduriyetlerine sebebiyet veren olayların meydana gelmesi halinde hekimin ihmali davranışla sorumluluğu söz konusu olacaktır.

MALPRAKTİS-KOMPLİKASYON AYRIMI

Hekimin komplikasyonlardan sorumlu tutulmaması için; hastayı komplikasyonlar konusunda bilgilendirmiş ve hukuka uygun olarak rızasını almış olması gerekmektedir. Tıbbi müdahalenin tüm komplikasyonlarının bildirilmesi mümkün olmayabilir. Ancak makul derecede, oluşması ihtimali hastanın durumuna göre yüksek olan komplikasyonlar bildirilmelidir.

Sağlık hukuku uygulamasında komplikasyon-malpraktis ayrımı önemlidir. Hastalara önceden oluşması ihtimali öngörülen, tahmin edilen zararlı sonuçlar hekim tarafından anlatılmalıdır. Hasta, tıbbi uygulama sırasında ve sonrasında, kusur olmasa da oluşması ihtimali olan bu zararlı sonuçları (komplikasyonları) bilerek uygulamaya onay vermelidir. Aksi halde tıbbi müdahale hukuka uygun olmayacaktır.

Tıbbi müdahalelerde, öngörülebilen ama önlenmesi mümkün olmayan, oluşması ihtimali önceden hastaya usulüne uygun olarak bildirilmiş ve hasta tarafından kabul edilmiş olan durumlarda hekimin sorumluluğu bulunmamaktadır.

HASTANIN RIZASI

Tıbbi müdahale kapsamında öngörülebilen lakin önlenmesi mümkün olmayan veya oluşma ihtimali önceden hastaya bildirilip hasta tarafından kabul edilen durumlardan, hekimler sorumlu olmayacaktır.

Tedavi sonrasında oluşması tahmin edilen zararlı sonuçlar hekim tarafından hastalara anlatılmalıdır. Hastalar, tıbbi uygulama sırasında veya sonrasında, oluşabilecek zararlı sonuçları (komplikasyonları) açıkça bilmeli ve tedavi için hukuka uygun olarak rıza vermelidir.

HUKUKİ VE CEZAİ SORUMLULUKLAR

Cezai sorumlulukta ise öncelikle tıbbi müdahaleye uyan ve TCK’da suç olarak düzenlenen hukuka aykırı hareket bulunmalıdır. Hekimin TCK sebebiyle sorumluluğu, genellikle yaralama kavramının unsurlarını oluşturduğu için taksirle veya kasten yaralama olarak görülmektedir. Hekimin malpraktis oluşturan hareketinin hangi suç içerisinde değerlendirilmesi gerektiği hususu ise somut olayın özelliklerine göre incelenerek tespit edilecektir. Hekimlik mesleğinin niteliği ve hekimin aldığı eğitim uyarınca kasten öldürme suçunun nadiren gerçekleştiği söylenebilir. Bu nedenle hekimin sorumluluğu; daha çok taksirle öldürme ve taksirle yaralama, hekimin garantörlük durumu sebebiyle ihmal suretiyle icrai bir hareketi gerçekleştirmesi halinde ise ihmal suretiyle kasten öldürme veya yaralama olarak değerlendirilecektir.

Hekim tazminat sorumluluğu kapsamında hafif kusurundan dahi sorumludur. Tıbbi müdahalenin kasten veya ihmali davranışla gerçekleşmesi halinde tazminat yönünden haksız fiil sorumluğu gündeme gelecektir. Taksirle gerçekleşmesi halinde ise hekimin özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle hukuki sorumluluğu bulunacaktır.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Furkan Aktı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler