KARADAYI - 5

geçen haftadan devam…

Hasılı o gece Karadayı’yı alt katta küçük bir yere yatırdık ve bol ateşli bir mangal koyduk, bir tas da sıcak çorba içirdik. Biraz nefes aldı ve konuştu:

- Haydi siz gidin evlat, rahatsız olmayın. Allah razı olsun, Allah sizi korusun. Ben şimdilik iyiyim. Lakin ölsem ne iyi olacak, artık sabahı görmek istemiyorum. Neden bu kadar uzun yaşadım çünkü, bu gece ölürsem çok rahat öleceğim. Çünkü Karadayı için burasından daha rahat bir ölüm döşeği bulunmaz. Haydi haydi siz gidin rahatınıza bakın.

Ertesi sabah Karadayı’yı ölmüş bulduk. Belediyeye ve hükumete haber verildi. Ne doktor muayeneye lüzum gördü ve ne de bir hayır sahibi Karadayı’yı düşünerek cenazesine geldi. Belediye bir yıkayıcı ile iki çöp amelesi göndermişti. Tesadüfen kapı önünden geçen iki köylü de sevap için yardıma geldiler.

Yıkayıcı, yıkadı, kefenledi kırık bir tabuta koydular. Biz de kederli idik, fakat nedense hiçbirimiz ağlamıyorduk. Tabutun kolayca çıkması için kapının kapalı duran öbür kanadını da açtım. Ayaklarımın arasına yumuşak bir şey takıldı. Bu Karadayı’nın vefakâr arkadaşı ve hemdemi olan ihtiyar köpeği idi. O da burada bizim kapının eşiği üzerinde ölmüştü. Bu bir tesadüf mü idi? Yoksa bu iki talihsiz mahlukun hayatlarında müşterek bir rabıtanın bilinmez bir sırrı ve bir neticesi mi idi? bilemem.

Şunu iyi biliyorum ki gece yarısı acı acı bir köpek uluması kulağıma gelmişti. Ölen bu ihtiyar köpek o zaman buraya gelmiş ve burada o da ölmüştü. Ben halledemediğim bu garip muammanın tesiri ile hüngür hüngür ağlıyordum. Tabutu taşıyan ameleler de yüzüme şaşkın şaşkın bakıyorlar;

- Ne münasebet ne münasebet, o bu kadar içli, adeta babası ölmüş gibi ağlıyor diye konuşuyorlardı. Tabutu taşıyan öndeki amelenin birisi ihtiyar köpeğin cesedine bir tekme vurarak;

- Al işte, it ölüsü. Bugün kısmet bol. Emme, biri dilenci, birisi de köpek. Bol bol sadaka ve bahşiş alırız.

- Töbe de ulan günaha giriyorsun.

- Günah mı, keşke her gün bir zengin ölse de günaha girsem.

- Zengin ölürse seni acaba yanaştırırlar mı ya? Onun tabutunu omuzlara değdirmeden götürürler.

- Eh ne de olsa beş on para bize de çıkar. Şimdi bu ölüsü kınalıyı bu havada nasıl gömeceğiz? Durdu durdu da geberecek günü buldu.

Artık tahammül edememiştim. Bağırdım.

- Sus, sus be. Dinsiz imansız, vicdansız herif, Allah’tan kork! Sırf sevap alayım diye gelen köylüler de hayretler içinde kalmışlardı. Birisi;

- Lahavlevela kuvvete illa billah; diyerek başını salladı. Öbürü;

- Ne günlere kaldık Allah’ım. Sen bizi günahtan sakla; diye söylendikten sonra amelelere;

- Haydi tutun şu tabutu, yoksa ağzınıza birer yumruk indirirsem vırlanmayı görürsünüz. Diye payladı. Dört kişi tabutu omuzlayıp yürüdüler. Ben de arkalarından gidiyordum. Mezarlık epeyce uzaktı. Yoldan gelip geçenler başlarını çevirip bakmamışlardı bile mezarlığa sapılacak köşenin başında siyah ve bir sokak köpeği yatıyordu. Tabutu görünce yerinden kalktı ve biz geçtikten sonra o da arkamıza takıldı, mezarlığa kadar geldi.

Mezar basit bir çukurdan ibaretti, onu içine atıverdiler. Beş on kürek toprakla çukuru doldurdular. Ve üzerini düzeltip yükseltmeden gittiler. Ben de ayrıldım. En son ayrılan o siyah köpekti. Kasabanın insanî, dini vazifesini bu siyah köpek eda etmişti. Öyle ya cenazeye gitmek farz-ı kifayedendi!..

Karadayı’nın ölümünden tam on gün evveldi, şehrin sayılır zenginlerinden biri ölmüştü. Kasabanın her sınıf halkı akın akın tabutun arkasından hem de karın ve rüzgârın şiddetine rağmen gidiyorlar ve herkes birbirini ite kaka tabutu taşımaya çalışıyorlardı.

Bu iki hadiseyi göz önüne getirince ah bu insanlık, ah bu insanlık; ve mahalle çocuklarının zavallı meczuplara ve hatta kendi halindeki safdallara musallat oluşlarını görüp de ah bu çocukluk, ah bu mahalle çocukları, bakımsız ve başıboş mahalle çocukları! Demekten başka ne yapabiliyoruz ki… acaba bir şey yapamaz mıyız?...

S O N…

C. Altan

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Süleyman Yapıcı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler