Tek odalı evin dondurucu soğuğunda battaniyesine sarılıp ders çalışan çocuğa kendisinden hayli yaşça büyük olan bir bayan soruyor: Ne dersi çalışıyorsun? Çocuk cevap veriyor: Matematik. Bu sefer bayan: O öylemi diyor , matematik’i çok mu seviyorsun büyüyünce mühendis falan mı olacaksın? Çocuk : Hayır diyor. Büyüyünce Polis olacağım.
Diğer taraftan bir yerel gazete de yazarlık yapan ve adından bolca söz ettiren aydın ve entelektüel bir kişilik çıkıyor karşımıza. Kafasında her türlü konuyu sorgulayan ve çözüm arayan ancak en yakınındaki kişi olan eşini onca yıllık evliliğe rağmen hala tanıyamamış ve onun bir an bile olsun mutlu olmasını sağlayamamış ve boşanmayla yüz yüze kalmış bir kişilik.
Vefalı olmaktan bahsedip ölen anne ve babasının mezarını bir gün bile ziyaret edememiş, içinde yaşadığı toplumu anlamadan sorgulayan küçümseyen ve hor gören bir kişilik. İsmi aydın ama kendi karanlığına hapsolmuş bir yaşam.
Tüm bunlar yönetmeliğini Nuri Bilge CEYLAN’ın yaptığı ve Cannes film festivalinde Altın palmiye ödülü alan kış uykusu adlı filmden.
İnsan ilişkilerini derinlemesine alıp ruhsal çözümlemeleri yapan film kafamızdaki yüzlerce soruya da cevap oluyor.
Kırılan bir camın kırılan bir insan onurundan çok farklı olduğunu ve kırılan onurun hiçbir şekilde telafisinin mümkün olmadığını , hele hele parayla hiçbir şekilde onarılamayacağını bizlere açıkça gösteriyor.
En mühim olayları , konuları gündemimize alırken içinde yaşadığımız toplumu nasıl göz ardı ettiğimizi, en karmaşık sorunları anlamak için kendimizi zorlarken en yakınımızdaki insanları anlamak için zerre çaba sarf etmediğimizi ve içimizdeki acıyı hissetmemek için gerçeklerden nasıl kaçtığımızı resmediyor.
Kötülüklere karşı çıkmadan kötülükleri yenebileceğimizi, ve cehenneme giden yolun bile iyilik taşlarıyla döşeli olduğunu aktarıyor.
Daha da önemlisi yaptığımız kötülüklere karşı toplumdan bir iyilik beklemenin anlamsızlığına işaret ediyor.
Kısacası film bizleri her yönüyle çepeçevre sarıyor . Doğruyu bulmak için bir daha bir daha düşünmeye sevk ediyor bizi.
Film son karesine izledikten sonra sinemanın ışıkları açılıyor, böylesine derinlikli bir filmi izlemenin mutluluğunu yaşıyorum kalkarken.
Ancak içimde acı bir buruklukta yok değil. Koskoca sinema salonunda uluslar arası alanda tescillenmiş altın palmiye ödüllü olan bu filme gelen insan sayısı on beşi geçmiyor.
Aslında bu filmi daha bir somut , gerçekçi ve anlamlı kılıyor.Çünkü Film kendi kültürüne kendi insanına ve en önemlisi kendi sorunlarına yabancılaşmış bir toplumu anlatıyor.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.