KRAL

Bu Araplar çok farklı bir millet.

Petrolün verdiği imkân ve şımarıklıkla şatafatlı bir hayat sürüyor kendilerini herkesten büyük görme hastalığına kapılıyorlar.

Oysa bilmiyorlar ki tarihler Türk milletinden daha asil daha büyük ve daha onurlu bir milleti kaydetmemiştir.

Bu gerçeği görmedikleri ve bilmedikleri içinde kendilerini sürekli dev aynasında görüyorlar.

*

2006 senesiydi.

Evimde oturmuş bir yandan televizyon seyredip bir yandan da günlük gazeteleri okuyordum ki; birden torunumun; "Dede, dede" diye bana seslendiğini duydum.

“Ne var yavrum” dememe kalmadı ki; torunum beni meraktan kurtardı.

"Dede, bak kral!" deyip ekrandaki Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz'i gösterdi. Çocuk bu işte, ne bilsin kral nedir kraliyet nedir? CD'lerinden Aslan Kralı izleye izleye, bu Suudi Kralını da Aslan Krala benzetmiş olacak ki heyecanlıydı.

*

Ama ekranda görülen Kral farklıydı. Farklı olması da gerekiyordu. Çünkü o, İslamiyet'in beşiği olan koca bir Suudi Arabistan Kralı idi.

O kral ki; Cenabı Allah'ın ne için lütfettiğini bilmiyorum ama o ülkeye mahsus, bol bol lütufta bulunduğu bir petrol deryasının üzerinde oturuyordu. O, her yıl İslam Ülkelerinden Hac Farizası için milyonların Arabistan'a gelmesiyle; büyük oranda bir turizm gelirinin üzerinde saltanat sürüyordu. Kısaca o dünyanın sayılı zenginlerinden birisiydi.

Kişisel serveti, normal bir ülkenin bütçesi kadardı.

*

Bu yüzden olacak ki!

300 kişilik Suudi heyeti, Türkiye'ye yedi uçakla geldi. Kralların hikmetinden sual olunur mu? Yedi Uçakla da seyahat eder, on yedi uçakla da… Kim, ne karışır? Yedi uçak gibi, azıcık bir uçak filosuyla seyahatinin tek nedeni; haremlerini getirmediğindendir.

Yoksa hatunlarını da getirselerdi, en az on yedi uçaklık kocaman bir filo gerekirdi.

Kırk sene sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Suudi kral olan Kral Abdullah, milyarlarca dolarlık servetiyle dünyanın en zengin insanlarından. Batıyla yakın ilişkileriyle tanınan Kral, Bush’un Teksas’taki çiftliğinde ağırladığı nadir liderlerdendi.

BİR GECESİ ALTMIŞ BİN DOLAR.

Kral Abdullah bin Abdülaziz’i ağırlayacak olan Swissotel’ de, ziyaret için tüm hazırlıklar tamamlandı. 150 odalı otelin 115 odası, Kral ve yakın çevresinin konaklaması için ayrıldı. Bu odalar için kraliyet, bir gece için 60 bin dolar ödeyecek. Kralın kalacağı 350 metrekare kullanım alanına sahip dairede; 4 oda, bir büyük yatak odası bulunuyor. Odalardaki bütün resimler kaldırılıp yerine Kralın portreleri konuldu.

Çünkü bu kral kendisinden başka kral tanımıyordu, en büyük kral oydu.

Kral dairesindeki 50 metrekarelik tuvalete, kralın şey ederken rahat edebilmesi, daha sağlıklı düşünebilmesi, dünyada olup bitenleri daha iyi algılayabilmesi, dünyaya sesini daha iyi duyurabilmesi için en büyük ekran LCD televizyon konuldu. Oteldeki tek Arapça televizyon kanalı krala yeterli gelmediği için çatıya, 50 Arap kanalını gören portatif uydu alıcısı takıldı.

*

Bu coğrafyada 50 tane Arap kanalı vardı ama 50 tane ayaklarının üzerinde duran Arap yoktu.

Tatlı yenilip tatlı konuşulması için de, 600 Kg. baklava siparişi verildi.

Ne de olsa o bir İslam ülkesinin kralıydı. Her ne kadar Peygamber Efendimiz "Komşusu aç iken tok yatan, bizden değildir" demiş ise de bu deyim onlar için, bu baklavalar için söylenmemiştir. Zaten o mübarek Nebi;

"Ben Arabım ama Arap benden değildir" dememiş miydi?

O bir kraldı, kraldan hesap sorulur mu? Elbette ki hayır, Kral her yerde kraldır. Benim torunumun CD'sindeki aslan da kral, Suudi Kralı da bir kraldır.

Biri ormanların kralı, diğeri Suudilerin kralıydı.

*

16 sene sonra bizi yine özlemiş olacaklar ki Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman 22 Haziran’da Türkiye’ye geldi.

Ayakları altına halılar serildi.

Onuruna ziyafetler verildi.

Ziyafetlerde Arap’ça türküler dinletildi.

Giderken de uçağın kapısına kadar uğurlandı.

Her hareketi falsoluydu bu prensin.

Atalarından kalma bir kibir içerisindeydi.

Bu kibri her resim karesinde kendisini gösteriyordu.

Herkese tepeden bakışlar sergiliyordu.

Yine tepeden bakışlarda Türk askerlerini protokol kurallarının dışında selamladı.

*

Oda ata babaları gibi Anıtkabir’e gitmedi.

Ben bunu doğal karşılarım.

Çünkü onların dünyasında Atatürk gibi bir dünya lideri yoktur.

Bu topraklarda bol bol petrol çıkar, gaz çıkar, şeyh çıkar, prens çıkar, kral çıkar ama…

ATATÜRK GİBİ BİR DÜNYA LİDERİ ÇIKMAZ VE ÇIKAMAZ.

*///*

Mehmet Şükrü Baş 2022 Elazığ Günışığı Gazetesi

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mehmet Şükrü Baş - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Cemil Karabulut - Her canlı az çok soyuna çeker. Kötü soydan gelmişse kendisinden de bu kötülükten bir iz bulunur. Yezit’lerin torunları bunlar kurban olsunlar İslam’a...

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 29 Haziran 14:58


Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler