KULLUĞUN İTİRAFI: DUA

Dua, fâni insanın, bâki olan, sonsuz kudret ve merhamet sahibi Yüce Allah’a bütün benliğiyle yönelmesi, sadece O’ndan istekte bulunması ve Allah ile arasında bağ kurmasıdır.

Dua, Rabbe karşı kulluk bilincidir. Kul, aciz, cılız, güçsüz ve eksik olduğunu itiraf ederek, tüm arzu ve talepleri için rahmeti bol, şefkati sınırsız, mutlak güç sahibi Allah’a yalvarıyor. Yüce Rab da, kulunun niyazını kabul ederek onu ödüllendiriyor. Zaten duası olmasa, kulun bir değeri de kalmaz. Nitekim Rabbimiz, “De ki: (Ey insanlar!) “duanız (ibadetiniz) olmasa Allah size ne diye değer versin!” (Furkan: 77) buyurarak dua etmemizi emrediyor.

Rabbine dua edip yalvaran kişi asla kibirlenmez, büyüklük taslamaz. Böylece Firavunlaşmaz, Nemrutlaşmaz, Ebu Cehilleşmez. Aksine mütevazı olur. Çünkü haddini bilir. Yüce Mevla’mız da kibirli olanları sevmediğini ve onları bekleyen kötü akıbeti şöyle haber veriyor: “Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, aşağılanmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min: 60)

Nebiler Nebisi (s.a.v.) de, duanın önemi ve adabı hakkında birçok emir ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları:

“Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Ebu Davud)

“Dua, mahza (sırf) ibadettir.” (Tirmizi, Ebu Davut, İbn Mace)

“Dua, müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.” (Hâkim)

“Sizden her birinizin duası, acele edilmedikçe kabul olunur. İnsan (acele eder de) dua ettim de kabul olunmadı der.” (Tecrid: 12/342)

“Allah’a, kabul edileceğine gerçekten inanarak dua edin. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve gafil (umursamaz) bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmizi, Deavat)

Şunu unutmayalım ki, Allah’a en çok dua edenler peygamberlerdir. Yüce Kitabımızda peygamberlerin yaptığı dualardan örnekler verilmiştir. Peygamber Efendimiz de ümmetini fiili (ibadet, eylem) ve kavli duaya teşvik etmiştir.

Zaten kıldığımız namazların her rekâtında okuduğumuz Fatiha Suresi en büyük duadır. Âlemlerin Rabbi, Hesap Gününün sahibi olan Rahman ve Rahim Allah’a hamd ile başlıyoruz. Sadece O’na kulluk edip ve sadece O’ndan yardım diliyoruz. Bizi Sırat-ı Müstakime (dosdoğru yola), kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıdıklar, şehitler ve salihlerin yoluna iletmesini istiyor, gazaba uğramış ve haktan sapmışların yoluna değil diyoruz. Sonunda da duamızın kabulü için âmin diyoruz. Fatiha kısa bir dua ama anlamı ve yorumu için ciltlerle kitaplar yazılmıştır. Maalesef bu muazzam duadan namaz kılmayanların istifadesi son derece az olur.

Artık Ramazanın mağfiret günlerine giriyoruz. Hem tövbe ve istiğfarımızı ve hem de dua ve yakarışımızı artıracağız. Dua etmekten asla usanmayacağız. Duam kabul olmuyor demek, son derece yanlış, hatta Allah’a adına karar vermek gibi bir hadsizlik olur. Oysa Yüce Allah duayı kabul edeceğini vaat ediyor. Fakat bu kabul, kısa sürede mi, dünyada mı, ahrette mi gerçekleşecek, onu bilmiyoruz. Kulu için hayırlı zamanı en iyi bilen Yüce Allah’tır. Kaldı ki Allah Teâlâ yapılan duayı, kulu için hayırlı olmadığından dolayı kabul etmemiş de olabilir. Bu da bir hayırdır. Yani dua bizden, netice Allah’tan diyeceğiz.

Bu nedenle, bu mübarek gün ve geceler ile her farz namazdan sonra, sürekli bize vesvese vermeye çalışan şeytan ve hizbine karşı en büyük manevi silahımız olan fiili ve kavli duaya daha sıkı sarılmalıyız ki, bu yüce ayın feyiz ve bereketinden istifade etmiş olalım.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Resul Şahin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler