M. NACİ ONUR’DAN A. RAHMİ ONUR

Kitabın tam adı, “Osmanlıdan Cumhuriyete Harputlu Bir Muallim Ahmet Rahmi Onur.”

Yazarı veya hazırlayıp kitaplaştıranı Dr. M. Naci Onur. Yani muallim oğul, muallim babasını kitaba dökmüş. Manas Yayınları arasında çıkan eserin dizgi ve sayfa düzeni Recep Bağcı’ya, kapak tasarımı Dr. Tamer Kavuran’a ait. 96 sayfa, 10 bölüm.

Dr. M. Naci Onur, özellikle emekli olduktan sonra araştırmacı kimliği ve kişiliği ile öne çıkan bir akademisyen. 10’ün üzerinde eser verdi. Basılmış kitap listesine bir göz atalım isterseniz:

*Yusuf ile Züleyha (1996)

*Harputlu Divan Şairleri (1988)

*Yusuf-u Züleyha (Tam metin, 1991)

*Harputlu Rahmi Divanı (1996)

*Şair Hacı Hayri (2004)

*Harputlu Şair M. Sabri (2007)

*Elazığlı Güftekârlar (2010)

*Yazı Hayatının 66. Yılında Şükrü Kacar (2012)

*Harputlu Divan Şairleri (Genişletilmiş 2. Baskı, 2013)

*Av. Fikret Memişoğlu (2017)

*A. Rahmi Onur (2020)

O, boş durmuyordur. Şimdi neyi veya kimi gün yüzüne çıkarma uğraşında, bilmiyoruz.

A. Rahmi Onur (1893-1970), Harput doğumlu. 5-6 yaşlarında iken babası Muallim Hacı Mustafa Naci Efendi vefat eder. Rahmi Onur, ilkokulu ve ortaokulu Harput’ta okur; akabinde Kur’an hafızlığına gönderilir.

Harput’taki Fransız Koleji’nde görevli bir papazdan Fransızca öğrenmiş olan A. Rahmi Onur’a Elazığ’da bulunan Harput Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği teklifi yapılır. Bunun üzerine o da hafızlığı yarıda bırakarak henüz 18 yaşındayken bu okulda öğretmenliğe başlar. 41 yıllık eğitimciliğinin çoğunu da muhtelif okullarda Fransızca öğretmenliği ile geçirir.

1952’de emekli olduktan sonra da kimi okullarda Arapça ve Farsça derslerine girmek suretiyle eğitimciliğini sürdürür.

Ahmet Rahmi Onur, zeki ve azimli bir insandır. Fransızcayı, Arapça ve Farsçayı öğrendiği gibi, dededen-babadan irsi olarak geçen bir de güzel yazı yazma kabiliyeti vardır. Arap ve Latin harfleriyle yazdığı hatlar gösteriyor ki o, aynı zamanda iyi de bir hattattır.

Bütün bunlara rağmen onun asıl büyük arzusu tıp doktoru olmaktı. Bunu, zaman zaman dile getiren Rahmi Onur’un -ömrü görmeye vefa etmese de- bir oğluyla iki torunu yıllar sonra doktor olmuşlardır. Oğlu Ömer Onur, Diş Doktoru; torunlarından (M. Naci Onur’un oğulları) Prof. Dr. A. Rahmi Onur Ürolog, Prof. Dr. Ruhi Onur ise Radyolog çıkmışlardır. Tıp Doktoru değil ama oğlu M. Naci Onur da Edebiyat Doktoru olmuştur.

Aileden biri ve Türkiye çapında röportaj yazarı Necmi Onur, A. Rahmi Onur’un vefatı üzerine kaleme aldığı yazısında şunları demiştir:

“Tam manasıyla bir Osmanlı efendisi idi. Fransızcayı, Arapçayı, Farsçayı çok iyi bilirdi. Toplum yapısındaki aksaklıkların bütün suçunu, ahlak üzerine yükler, milli değerlere kıymet verilmedikçe, Türk toplumunun ayakta duramayacağı tezini savunurdu. Ne yazsam ne söylesem boş artık…”

Tercüman gazetesi yazarlarından hemşehrimiz Ali Rıza Alp’ın da yine onun vefatı üzerine yazmış olduğu yazısında kullandığı şu ifade kayda değerdir; “O, Şark’la Garb’ı meczeden münevver hoca tipinin son örneklerindendi.”

Yazımızı, A. Rahmi Onur Hocanın 31 Mart 1970’te vefatları vesilesiyle yakın dostu Fahri Kaan’ın yazdığı şiirden birkaç beyitle finale erdirelim:

En nihayet üful etti aramızdan hocamız

Vedalaşmadığımızdan, büyüktür acımız

Yine bir yıldızımız söndü, Harput semasından

Binlerce hürmetkârı, eyvah dedi arkasından

Rahmi Hoca, hoca idi, eşsiz bir muallimdi

Rahle-i tedrisinden, feyz alınan bir âlimdi.