NEDEN OKUMUYORUZ?

Okuma, yazmayı sevmeyen bir toplumuz.

Uluslararası kuruluşların yayınladığı verilerde bu fotoğraf net bir şekilde gözler önüne koyulmuştur.

Bu durumu bizde görmekteyiz, ama görmemezlikten geliyoruz.

Gerçi bu eğitim sistemi ile farklı bir tablo beklemekte biraz hayalcilik olur.

Uzun yıllardır eğitimde "Yat Ali yattan-Ezberle Ali Ezberle'ye"zor geçtik.

Eğitim sitemizin nasıl ve kimler tarafından belirlendiğini geçen haftalarda uzun uzadıya yazmıştır.

Bu fotoğrafı daha net gözler önüne sermek için iki örnek vermek istiyorum.

Yakın zamanda yapılan çalışmalar ile her kişinin soy ağaççı ortaya çıkarıldı. 

Hepimiz merakla  yayınlanan sistemden geçmişimizi öğrenmek istedik. Sonuçlar pekte istediğimiz gibi olmadı. En fazla yüz elli yıl geriye gidebildik. Daha ilerisi yok.

Bu durum şunu ortaya koydu, devlet olarakta yazma ve kayıt tutma alışkanlığımız yok.

Batıdaki bir insan kendi imkanları ve kayıtları ile yüzyıllar öncesine kadar gidebiliyor.

Aslında çok basit bir olay, birey olarak hiç olmasa kendimizle ilgili küçük bir kayıt oluştursak veya günlük tutabilsek bu konuyu halledebiliriz.

Diğer bir örnek ise ova derneğinin kuruluşunda yaşadım.

Onlarca köyü ilgilendiren, Harput tarihi kadar eski olan ovayla ilgili kayıt ve harita bulmak ne mümkün. Ovayla ilgili bir tek haritayı 1967 yıllında baraj nedeniyle DSİ arşivlerinde bulabildim.

Norşuntepe ile ilgili kazıların yabancı arkeologlarla yapıldığını düşünülürse fazla söz söylememe gerek yok herhalde.

0ysa yabancı sitelerden kendi köyüm dahil ovaya ilişkin onlarca bilgi ve haritaya ulaştım. Varın d ne demek istediğimiz siz düşünün.

Bu okuma alışkanlığımızın olmamasının bilinçli bir şekilde kaybettirildiği kanaatindeyim. 

Yoksa bir çocuk kalkıp aile büyüklerinden bunu görse mutlaka devam ettirdi.

Kuran'ı kerimin ilk  Nazil Olan Ayet Oku dur.

Alak Suresi, “Oku” ayeti ile başlayan ve Hz. Muhammed'e tebliğ edilen ilk suredir. Kur'an-ı Kerim'in 96. Sırasında bulunan bu sure, Müslümanlar için indirilen ilk emir olma özelliğine sahiptir.

“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (el-Alak, 1)

Bu emirle ilgili bir çok tefsir ve tespitler ortaya koyulmuştur. Sadece bir tanesini aktarmak istiyorum. "Okuyan ve anladıklarını hayatına geçiren müminler, cahiliye devrini, Asr-ı Saadet'e çevirmeyi başardılar."

İslam gelişiyle bu coğrafya da okuma ve yazma alışkanlığı tavan yapmış. 

İslam alimleri dünyaya ışık tutmuşlardır.

O dönemde yapılan tüm çalışmaların altında bu coğrafyada yaşayan alimlerin imzası vardır.

Osmanlı Esaretinden Arap Baharın adlı kitabımda bu konuyla ilgili bir çalışma yayınlamıştım.

Tabi bu uzun sürmedi 1279 tarihindeki son haçlı seferiyle bu iş bitti.

Batılılar ne kadar kitap ve alim var ise aldı götürdü.

Tablo tamamen tersine döndüğü gibi bizi okumadan uzaklaştıran bir politika başlattılar ve bunu da hala devam ettiriyorlar.

Yaklaşık bin yıldır bizler batıl devletlerin ortaya koyduğu buluş ve yenilikleri izliyoruz. Bize ne zaman gelecek diye bekliyoruz.

Bin yıldır buluşların altındaki imzalara bakın, ya batılı bilim adamları veya bu coğrafyadan alınıp götürülen kendiler için çalışan bilim adamları.

Gerçekten çok üzücü bir tablo.

Üreten ve ortaya bir şey koyan insanları dışlayan bir yapıya büründük.

 Hepimiz etrafımızda biat eden ve bize en iyisini sen bilirsin diyen kişilerle yürüyoruz.

Toplumda doğruları ortaya koyan ,üreten insanları sindirmek ve ötekileştirmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Günü kurtarmanın peşindeyiz. Bu da yarınlara dair olumlu bir şeyler ortaya koymamızı engelliyor.

Ben merkezli hayat her yerde karşımıza çıkmakta.

Aslında fikir ve görüşlere açık olsak üreten insanlara fırsat versek belki bu durumla karşı karşıya gelmeyeceğiz.

Son yıllarda savunma sanayinde bilgili ve yetenekli kardeşlerimize biraz destek verildi, yanlarında duruldu tablo ortada. 

Bir tüfek üretemeyen ülke nerelere geldi.

Bütün bunların temelinde okuma vardır.

Yarınlara dair güzel beklentiler içine girmek istiyorsak bu bahsettiğim konuyu her alana yaymamız gerekiyor.

Yani liyakati en ön planda tutmak zorundayız.

Yoksa olan bitene seyirci kalırız.

Telefonlar ve sosyal medya zaten az olan okuma alışkanlığımızı daha da azalttı. İnsanlar saatlerce tik tok seyrediyor. Bunun zaralarını saymaya kalksam sayfalar yetmez.

Bu günden tezi yok eğer geleceğe ışık tutmak istiyorsak bu günü anlamak ve yazmak gerek. Yoksa yeni nesiller bizi başkalarından ve onların gözüyle öğrenip anlamaya çalışacaklardır.

Nasıl ki biz tarihimizi yabancı tarihçilerin gözüyle  ve onların anlattıklarıyla şimdi öğreniyorsak yarında aynı tablo yaşanacak.

Bu gün her konuda atacağımız sağlam temeler gelecek nesillerin daha güvenli, daha bilinçli ve özgür yaşamasını sağlayacaktır.

Ben böyle düşünüyorum.

Ya siz?

 

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Av. Aziz Dinç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.