Birçok gelişmiş ülkede uygulanan sınıf geçme sisteminde asansör sitemi bizde uygulanırlığı olabilir mi diye bir makale hazırladım.
Stuttgart Üniversitesinde yüksek lisans yaparken Avrupa’daki eğitim sistemleri benim seçtiğim bir alandı. Avrupa ülkelerinin eğitim sistemlerini incelerken, aynı zamanda hangisi Türkiye’de uygulanabilir, bize uyabilir diye karşılaştırmalar yapardım.
Sınıf geçme sistemi benim en ilgimi çeken bir alandı. Birçok ülkede sınıfta kalma yerine asansör sitemi uygulanıyor. Çocuk zihnini sınıfta kalma endişesi taşımadan nasıl daha başarılı olabilirim çabasına giriyor. Başarılı olma ona daha iyi bir okul sunacağı için bütün enerjisini sınıfta kalmamaya harcama yerine derslere veriyor.
Batıda, sınıfta bırakarak cezalandırmak yerine, çalışma ve yeteneklere göre ödüllendirme vardır. Kısacası ceza yok, iyi bir ölçme değerlendirme ile yetenek, bilgi beceri ve başarıya göre ödüllendirme vardır.
Bu sistem Okul çeşitleriyle yapılır. Çocuğun ilkokuldan itibaren her yıl aldığı notlar onun gelecekte hangi lisede okuyacağını belirler.
Sisteme göre üç lise türü vardır.
Birincisi meslek lisesi, ikincisi normal bir lise, üçüncüsü daha detaylı müfredata sahip iyi bir lise.
Bu lisensin bir özelliği de dört yıl okuduktan sonra isteyen öğrenci lise üstü iki yıl daha okur. Bu iki yılı okumak için yine not ortalaması iyi olması gerek. İki yıldan sonra öğrenciye bütün Üniversitelerin bütün bölümlerinin kapıları sonuna kadar açılır. Ona sadece gidip kayıt yapmak kalır. İki yıl okumayanlar da sınavsız üniversiteye gider ama belli bölüm sınırlamaları vardır. Her istediği bölüme gidemez. Böylece Üniversite sınavı da ortadan kalkmış olur.
Asansör sitemi nasıl çalışır?
Çocuk ilkokuldan aldığı notlar, onun üç lise türünden birine gitmesini belirler.
Diyelim ki, not ortalaması kötü ve meslek lisesine gitti. O yıl çok çalıştı ortalamasını yükseltti. Bir üst liseye devamı sağlanır. Orada da çok çalıştı. Bu sefer en iyi liseye gitmeye hak kazanır. Böylece ilkokulda not ortalaması kötü olması onun kesin rotasını belirlemiyor. Tam tersine her zaman daha iyi fırsatlar hazır önünde onu bekler.
İlkokulda çok iyi notlarla en iyi lise türüne giden bir çocuk ilk yılında çalışmayı bıraktığını ve notlarını düşürdüğünü farzedelim. O çocuk da sınıf tekrarlamaz, sınıf atlar ama bir yıl sonra bir alt liseye devam eder. Diyelim ki; orada da çalışmadı. Aynı başarısızlık devam etti. O zaman en alttaki liseye düşer.
Tıpkı asansör gibi iniş ve çıkışlar devam eder. Ama sınıfta kalmaz. Yeni okulunda bir sonraki sınıfa devam eder.
Meslek lisesinde de çok kötü notlar alırsa, o zaman hemen meslek kurslarına yönlendirilir. Seçeceği bir mesleği kurs eğitimi ile bitirir, staj yapar ve işine başlar. Onun için Üniversite kapısı kapanmış demektir. Bu sistemin üzerine inşa edildiği ana kolon ölçme ve değerlendirmedir. Sağlam, güvenirli, iyi ölçen ve değerlendiren bir ölçme değerlendirme çarkı hiç aksamadan döner. Dönerken asla taviz vermez, kimseye tolerans tanımaz..Ne veli tarafından ne de öğrenci tarafından öğretmen asla rahatsız edilmez, öğrenciler arasında haksızlığa neden olacak bir müdahale yapılmaz. Ölçme değerlendirmeyi sembolize eden rakamlar yüzde doksan güvenilirdir.
Şimdi bize gelelim; böyle bir sitem tutar mı acaba?
Üzülerek söylüyorum bizde mümkün değil.
Mümkün olmadığını uzun uzun yazmaya hiç gerek yok. Bir cümle yetiyor. Bizde ölçme ve değerlendirmenin sonuçları pek güvenilir değil.
Diyeceksiniz ki; bir ölçme değerlendirme böylesine güzel bir sistemi bu kadar etkiler mi?
Evet, o kadar etkiler ki söylediğimiz sistemi altüst eder, eğitimi daha eşitsiz, daha adaletsiz hale getirir. Zaten bu yüzden bizde üniversite sınavları konulmuştur. Çünkü eğitimimizde ölçme değerlendirmeye dayalı bir yerleştirme yapılmayacak kadar güvenirliği kaybolmuş.
Bizdeki ölçme ve değerlendirmenin güvenirliğini kaybetmesinde rol alan birçok aktör var. Bunların ilk sırasında velinin nota müdahalesi, ikincisi ise öğretmenin bu konuda yeterince önem vermemesi, üçüncüsü ise; toplumda çocukların bilgi, beceri ve yeteneklerinin ölçüsü belirlenmesi değil sadece notunun önemli hale gelmesi.
Şayet böyle bir sisteme geçilmesi düşünülürse önce ebeveynlerin kafasındaki rakam hastalığının ve algısının yıkılması lazım ki, bu Türkiye’de yıllar alır.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.