Günümüzde özellikle futbol da markalanmanın giderek önem arz ettiğini düşünüyor ancak bu konuda daha fazla konuşmak ve anlamak gerektiğini gözlemliyorum. Özellikle erkeklerin yakından takip ettiği ve kendini konumlandırdığı yer olarak değerlendirdiği futbol, ekonomik düzey de işleyen bir alana dönüşmüş gibi duruyor. Neden mi böyle düşünüyorum? Mevcut sistemde kazanma hırsı ve buna yönelik olarak yapılan tüm eylemler her türlü sportif değerin önüne geçtiği için. Mesela, taraftarlar ve oyuncular rol ve model bağlamında toplumsal yaşama ne kadar değer transfer ediyorlar bu bile epey bir tartışmalı konu. Sporun temel amacı, yakınlaştırmalı eğlendirmeli ve anlamlandırmalı. Bu bağlamda hayatın iç içe geçtiği anlara şahitlik eden futbol, izlediğimiz andan itibaren pek çok duygunun karmaşık bir haline evrildiği bir alan.
Üzüntü, sevinç, güç, eğlence ve iktidar gibi pek çok duygunun eşlik ettiği futbol sosyal kimliklerin birbirinden etkilenmesine neden oluyor. Yani öyle maçı izleyip çıkayım, bugün canım çok sıkkın dur bir karşı takımın oyuncularına, taraftarlarına küfür edeyim, iki fotoğraf paylaşalım diye maça gidiyorsak sanki bir sorun var gibi. Futbol takımlarının mücadeleleri belirgin bir kültürün oluşmasına ve bu kültürün yaşatılmasına neden olduğu gibi bir gerçek var. Özellikle ülkece zor günlerden geçtiğimiz için futbolun anlam dünyamızdaki yeri daha da güçlü hale geliyor. Maç anında atılan sloganlar, alkışlama biçimimiz, suyumuzu içme şeklimiz, küfürlerimiz, ellerimizi kullanma biçimimiz… Bunların hepsi sosyal kimliklerimizin bir yansıması. Tuttuğumuz takım yenilince omuzlarımız yere bakan şekilde söylene söylene yavaş hareketlerle evimize gitmemiz ve o günümüzün kötü geçmesi, takımımız galibiyet aldığında omuzlarımız dik, hareketlerimiz yoğun keyfimiz yerinde evimize dönmemiz… Yani yukarda bahsettiğim gibi öyle izle evine git amacı güdüyorsan biraz sorun var gibi, gözlemlemek, anlayabilmek hatta yorumlamak bu anlamda önemli.
Seyircisiz oynanan Pazar spor maçından beri elimden geldiğince bende Elazığspor’ un maçlarını yüksek bir heyecan ve ilgi ile izlemeye çabalıyorum. Futbol izlemenin sadece eril bir düzlemde olmadığını göstermek, kadınlarında bu alanda var olması gerektiğini anlatmak, küfürlerin, hırsların, hakaretlerin bir an önce son bulmasını dilediğim için kendimce çeşitli gözlemler yapmaya çalışıyorum. Küfürler, hakaretler, isyanlar, bağrışmalar kulağımı epey bir yorduğu için o maçtan alacağım heyecan ve eğlencenin boyutu azalıyor bunu da açıkça ifade etmem gerek.
Futbol sadece kazanmak için oynanan, eril bir sistemin kölesi, güç - iktidar dengesinin sağlandığı basit bir oyun alanı değil, Ekonomik, siyasal ve sosyal kimlik gibi daha pek çok etkeni içerisinde barındıran ve üzerinde düşünülmesi gereken bir kavram futbol.
90’larda çok iyi anımsarım tuttuğumuz takım şampiyon olunca arabalarla Gazi caddesine çıkar, tüm akraba ve komşularımızla birlik ruhu içinde efendice kutlamamızı yapar evimize dönerdik, kimsenin kimseye küfür ettiğine, saygısızlık yaptığına şahit olmadım. Bu etkinlik biz de sosyal bir süreç olarak tanımlanırdı ve bu etkinliği kötü bir niyeti gerçekleştirmek, insanlara hakaret etme aracı olarak kullanmazdık. Şimdilerde Elazığspor kaybedince ya da galibiyet alınca Atatürk stadyumunun çıkışında ki otobüs durağında bağıra çağıra konuşanlar, hakaret edenler, durağın bir adım ötesine maytap bırakıp patlatanlar ve daha nicesine şahit oluyoruz. Maça gittiğimize pişman oluyoruz sanki, nedir bu huzursuzluk? Aslında sakince kenetlenmemiz, biraz düşünmemiz ve daha iyi olmamız varken neden tersi? Kazan ya da kazanma sakinliğini korumak, rakip takıma ve taraftarlarına nezaketle yaklaşmak, güzel ve etkili bir şekilde tezahürat yapmak, oynamak, zıplamak varken neden hep tersi? Bizler böyle yaklaştıkça hem futbolcular hem teknik direktör hem de emeği geçen pek çok kişinin ister istemez olumsuz bir şekilde etkilendiğini düşünüyorum. Onların etkilenmesi demek biz demek Yani Elazığ demek…
Pazar günü oynanan Elazığspor ve Mersin Silifke Spor karşılaşmasında maça mı odaklanayım, yoksa saha dışındaki teknik direktörler ve ekiplerinin sakinliklerini koruyamadıklarına mı şahit olayım ne yapayım gerçekten bilemedim. Her an yine bir olay çıkacak, keyfimiz kaçacak diye epey bir tedirgin oldum. Birisi Elazığspordan ayrılıp, Silifke takımına gitmiş diye bir futbolcunun yaptığı bu “normal” olayı kafasında epey bir büyütmüş isyan ediyor, birisi hakeme tehdit savuruyor, bir diğeri canı sıkkın diye hakaret ediyor, birisi yanında sağında solunda kadın ve çocuk olduğu halde onları yok sayarak küfür ediyor…sanki futbol sahası illa kazanılması şart olan bir alan, eğer takımı kazanmazsa ya kendi takımına küfür edecek ya da diğerine böyle bir kural var.
Batman Petrol Spor maçının sonrasına da şahit olduğum için o konuya değinmek dahi istemiyorum.
Daha yazılması gereken şeyler var ancak ne bu sayfaya sığar ne de benim yüreğime. Tüm Elazığspor taraftarı, özellikle örnek alındığını düşündüğüm Elazığspor futbolcularına ve teknik ekibe daha sakin olmaları için buradan acizane bir çağrıda bulunmak istiyorum. Maça sadece kadın olarak ben gelmeyeyim, diğer kız arkadaşlarım, akrabalarım, büyüklerim ve diğer tüm kadınlar Elazığspor maçına gelirken “şimdi küfür işitiriz, olay çıkar vs.” kaygısı ile bu takımı bırakmasınlar tersine sahiplensinler sarmalasınlar. Bunun için hepimize fazlası ile sorumlu davranma gerekliliği yükleniyor, bu yükten lütfen kaçınmayalım. Bizler örnek bir taraftar, örnek bir futbolcu, örnek bir vatandaş olalım, diğerleri bizi örnek alsın, biz buradan sadece gelişmeleri, eksikleri ve güzellikleri konuşalım.
Son olarak Kanal Fırat’ta canlı yayın programları yaptığım zamanlarda tanıştığım ve uzun zamandır da takip ettiğim efendiliği ile bu alana örnek olduğunu düşündüğüm kıymetli büyüğüm Sayın Coşkun Kamaç’a, bizlere böylesi güzel bir stadyumu armağan ettiği için Elazığ Gençlik İl Spor Müdürü Sayın Abdulsamet Eren’e teşekkürlerimi iletiyorum. Elazığspor için yeni bir renk oluşturacağını düşündüğüm Sayın Bülent Yenihayat ve ekibini tebrik ediyor, alanın önem arz etmesi nedeniyle iyi bir İletişim Bilimci ile çalışmalarını tavsiye ediyorum. Biz bu takımın sağlımız, kalemimiz var oldukça her zaman yanında olmaya çalışacağız, yeter ki sakinliğimizi kaybetmeyelim.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(3)Yardımcı - Bir kadının bu alana ilgi duyması güzel, analizler güzel.
Hüseyin Sönmez - Elazığsporu çok seviyoruz, o bizim için değerdir. Yazınız için çok teşekkür ederiz. Küfür konusunda haklısınız dikkat etmemiz lazım. Bence Elazığspor sizinle reklam tanıtım anlamında çalışmalı.
Mehmet Künkül - elazığspor marka zaten yeterki iyigünde kötügünde devamlı elazığsporumuzun yanında olalım.ellerinize kaleminize sağlık sibel hanım.bizim sevdamız,pazara kadar değil mezara kadar sayılarımla.elazığspor taraftarı mehmet künkül
Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.