DEVLET ADAMINA YAKIŞMADI SAYIN VALİM!

Fırat Gazetesinden Sayın İhsan Tarakçı bugünkü köşesinde iki ayrı bürokratı değerlendirerek şehre sundukları katkıları aktarmıştı.

Biri yaklaşık iki ay önce ilimize atanan İl Emniyet Müdürümüz Sayın Adnan Karayel, diğeri ise ilimizin değerli bürokratlarından Gençlik Spor İl Müdürü Sayın Abdulsamet Eren idi.

Her iki bürokratı da değerlendirirken hem yaptıklarını övmüş hem de yapmaları gereken konularda makul önerilerde bulunmuştu.

Bir köşe yazarı bu tür değerlendirmelerde bulunmayacak da ne yapacaktı.

Sayın Tarakçı’nın dediği gibi toplumun refahı, huzuru ve mutluluğu adına yapılan çalışmalara ve bu hizmetleri yapan başarılı şahıslara teşekkür etmeyi insani bir görev bilmeliyiz.

Toplumun gelişimi ve bilinçlenmesi için yanlış ya da eksik yapılanları da kırıp dökmeden eleştirebilmeliyiz.

Bu bağlam da ben de İl Emniyet Müdürümüz gibi şehrimize yaklaşık iki ay önce atanan bir bürokratımızın yanlış davranışlarını dile getirmek istiyorum bu yazımda.

Sayın Oltan Bayraktar…

23 Ağustos itibariyle ilimize Vali Yardımcısı olarak atandı.

Birçok az nüfuslu İlçede Kaymakamlık yapmış, görevde bulunduğu İlçelerde tek adam olmanın verdiği rahatlığı tek adamın (Valinin) yardımcısı olarak da sürdürmeyi davranış biçimi olarak benimsediğini düşündüğümüz bir bürokrat.

Şehri tanımadan şehrin sıkıntılarını bilmeden işe koyulmanın acı tecrübelerini yaşıyor şimdilerde.

Nasıl bir tecrübe edindiğinin bile farkına varmadan.

Anlatacağım…

Malum, şehrin göbeğinde Gazze gibi sessiz, sedasız çilesini doldurmaya çalışan bir avuç insanın yaşam mücadelesi verdiği bir yer var, Elazığ’da…

Aşağı Demirtaş Konteynırkent…

Hani şu 2020 depremiyle kurulan ve neredeyse üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hala içerisinde yaşam mücadelesi vermeye çalışan bir avuç ailenin bulunduğu konteynırlar…

Yaklaşık 20 - 25 aile kalıyor bu yerleşkede.

Kalıyorlar sadece…

Kalıyorlar ama nasıl kalıyorlar: bir Allah bilir nasıl kaldıklarını, bir de kendileri.

Devleti temsil eden şehrin tepe yöneticileri ise bilir ama bilmezden gelirler.

Bir de devlete hükümet edenler var ki; hele onların hiç bir şeyden haberleri olmaz.

Az sonra okuyacakları bu yaşanılanlardan da eminim haberleri yoktur.

Son günlerde yaşanan İsrail’in Filistin’deki katliamlarına haklı olarak odaklandıkları için içimizdeki Gazzelilerin ne yaşadıklarını ruhları bile duymamıştır.

Buradan duyurmuş olayım.

Orada yaşayan bir kaç ailenin sıkıntıları herkesçe malum.

Her yıl farklı bir sıkıntıyla gündeme gelirler.

Bazen marketten alış veriş kısıtlaması, bazen çocukların eğitim sıkıntıları, bazen de yönetimin uyguladığı mobbing ve konteynırları boşaltmaları ile ilgili yaşadığı baskılarla gündemde olurlar.

Son iki yıldır; “Boşaltın, boşaltmazsanız su ve elektriklerinizi keseceğiz.” şeklinde baskılara maruz kalan konteynır sakinleri, bu yıl da farklı ve çok banal bir uygulamayla karşı karşıya kalmışlar.

Bir kaç ay öncesine kadar Vali eski Yardımcılarından Abdulkerem Abbasoğlu bu işleri yürütür o garibanların korkulu rüyası olurdu şimdi de Vali Muavinlerinden Sayın Oltan Bayraktar Demokles’in kılıcı gibi sallanmaya başlamış bu insanların başında.

Abdulkerem bey korkulu rüyasıydı bu insanların ama yiğidi öldür hakkını yeme; Sayın Abbasoğlu yaptırımlarda bulunurken naifliğini ve kibarlığını ihmal etmez, nezaket kurallarına dikkat ederdi.

Vicdanına her daim kefil olabileceğim ilimiz Valisi Sayın Dr. Ömer Toraman’ın anlatacağım bu olaylardan haberlerinin olmadığını düşünüyorum.

Olsaydı zaten gereğini yapardı.

Zira Oltan Bayraktar isimli Vali Yardımcısının yaptıkları ne insani, ne vicdani, ne de yönetimsel karşılığı olan bir davranış biçimi değildir.

Şöyle ki…

Söz konusu konteynırlarda yaşayanların sıkıntılarını dert edinip dile getiren bir hanım var.

Kendisi de orada yaşadığı için yaşanılan sıkıntıların ortağı olarak oradakilere yardımcı oluyor, onlar adına yeri geldiğinde yönetimle, yeri geldiğinde şehrin diğer dinamikleriyle paylaşıyor sıkıntıları.

Aileler de çaresiz inanıp güveniyorlar kendisine.

Haliyle, Onun tavsiye ve önerilerine uyuyorlar.

Dolayısıyla birlikte hareket edip birlikte karar vererek sorunlarını hep birlikte göğüslüyorlar.

Durum böyle olunca da yönetim bu kadına baskı kurup mobbing uyguluyor.

Bu uygulamalardan en sonuncusu yaklaşık iki hafta önce gerçekleşiyor.

Üstelik devletin Vali Yardımcısı tarafından çok ilkel ve amatörce.

Yönetimden birileri kadının kapısını çalarak Vali Yardımcımız gelmiş seni bekliyor diyerek kadını apar topar araca bindirip götürüyorlar.

Hem de kadının müsaade edin üzerime bir şeyler alayım dediği halde müsaade etmeden.

Ani gelişen bu olay karşısında götürülen kadın tedirgin olduğu için komşularının dikkatini çekmek için aracın camından bağırarak komşularına beni götürüyorlar diye bağırıyor.

Gittiği yönetim merkezinde bazı bürokratlar da var.

Kapıda 2 resmi güvenlik görevlisi içeride bir Vali Yardımcısı olmak üzere 8-9 kişiler.

Vali Yardımcısı kadına hiddetleniyor ve bu insanları sen yönlendiriyor, onlara öncülük yapıyorsun onlar da seni dinledikleri için konteynırları boşaltmıyorlar diyerek çıkmaları yönünde telkinlerde bulunuyor.

Kadın itiraz edince de siz devletin elektriğini suyunu bedava kullanıyorsunuz diyerek rencide ediyor.

Kadın bu hakir görülme tutumuna bile lisan-ı münasiple; devletimiz elektrik su faturalarını ödeyin dedi de biz ödemedik mi, burada kalmak zorunda olduğumuzu herkes biliyor ve keyfimizden kalmıyoruz diyerek mukabelede bulunuyor.

Bunun üzerine Vali Yardımcısı nahoş tutumunu sürdürüyor ve kadını benimle böyle konuşamazsın üslubuna dikkat et deyince kadın da siz de beni devlet düşmanıymışız gibi suçlayamazsınız karşılığını veriyor.

Polemikler böyle devam ederken değerli bürokratımız; kadın ve ailesi ile alakalı önceden topladıkları bilgileri kadına anlatıp senin psikolojin bozuk diyerek psikolojik baskı uyguluyor.

Kadının babasından eşine, kardeşlerinden diğer aile fertlerinin özel durumlarına kadar birçok bilgiyi paylaşıp seninle ilgili her şeyi biliyoruz diyerek de ahkam kesiyor.

Öyle ki kadın ailemle ilgili benim bile bilmediğim şeyleri anlattılar diyerek şaşkınlığını ifade etmeye çalıştı bize.

Bu yaşanılanlar karşısında itiraz edince de Muavin Bayraktar bu kez kadını benimle nasıl konuşuyorsun diyerek azarlıyor.

İçeride bunlar yaşanırken dışarıda tedirgin olan komşular ne yapmalıyız diye kendi aralarında istişare ederlerken; bazı komşular yönetimin kapısına kadar gidip kadını neden alıkoyuyorsunuz diyerek kapıyı açın diye refleks gösterseler de kapıda bekleyen iki resmi güvenlik görevlisinin engeline takılıyorlar.

Derken komşulardan yaşlı bir amca nasıl oluyorsa bir fırsatını bulup içeriye giriyor ve neden kızı zorla götürdünüz diyerek elindeki şemsiyeyle üzerine yürüyünce Vali Yardımcısı tuvalete kaçıyor.

Evet, bu rezalet Aşağı Demirtaş konteynırlarında yaşanıyor.

*

Depremin üzerinden beş yıl geçmesine rağmen bu insanların sıkıntılarına çözüm bulamayanlar sorunun bir parçası olarak sıkıntılara yeni sıkıntılar ekliyorlar.

Sayın Valimizin an itibariyle bu olaydan haberi olmuştur.

Bize aktarılan bu banal ve insan onurunu inciten olayları teyit edip gereğini yapmak kendilerine düşer.

Oltan Bayraktar denilen bu Vali Yardımcısı bir depremzede ve ailesi hakkında bu arşivsel bilgileri hangi amaca hizmet etmek için topladığını izah etmelidir.

Oltan Bayraktar kimdir, gariban; özellikle de bir kadına böyle bir muameleyi reva görüp emrivaki çağırarak alıkoyma cesaretini kimden aldığını açıklamalıdır.

Hele hele genç bir kadını alıkoymayı hangi mantığa sığdırdığını ve komşularının o mekana gitmelerine rağmen kimseyi içeri almamalarını kamuoyuna izah etmelidir.

Devletin asli görevi vatandaşın yaralarını sarmak ise, devlet adamı, insanı yaşat ki devlet yaşasın öğretisini bilmelidir.

Oltan Bayraktar bu amatör davranış biçimiyle kime ya da kimlere hizmet ettiğinin farkında mıdır?

Sayın Bayraktar gariban ve yaralı insanları devletin şefkatli kollarıyla sarması gerekirken bu davranış biçimiyle insanları devletten veya devlete hükümet edenlerden soğutmayı mı amaçlıyor bu konunun ivedilik ve titizlikle irdelenip araştırılması gerekmektedir.

Sayın Bayraktarın özgeçmişine bakılırsa iki ay öncesine kadar muhtelif şehirlerin nüfusu çok az olan ilçelerinde kaymakamlık yaptığı görülecektir.

Dolayısıyla Sayın Bayraktar Elazığ’ı yönetmeyi daha önce görev yaptığı Kayseri’nin 5 Bin 419 nüfuslu Felahiye İlçesini yönetmek kadar kolay olduğunu mu düşünüyor, bilmiyoruz.

Şayet öyle bir düşüncesi varsa Sayın Bayraktar, şunu bilmeli; Elazığ’ın değil 5 Bin, 20 Bine yakın nüfuslu mahallelerini bile bu şehirde muhtarlarımız başarıyla yönetiyorlar.

Türkiye’nin birkaç ilçesinde Kaymakamlık görevi yapan bir bürokratın vatandaşa nasıl davranması gerektiğini öğretecek halimiz yok.

Ancak o bürokrat da devlet kurumlarının nasıl işlediğini bilmeli.

Vatandaşa bir şeyler yaptırılmak isteniyorsa usul ve adabına göre yapılmalı.

Bir Vali Yardımcısının yapılması gereken bir konu ile alakalı 20 veya 25 ailenin yaşadığı bir yerleşkede sadece genç bir kadını emri altındaki bürokratlarla birlikte kapalı kapılar arasında mobbbinge tabi tutması masum ve normal bir davranış şekli olmasa gerek.

Oltan Bayraktar’ın bu davranışının bir devlet adamına yakışıp yaraşmadığını kavraması için şehrin tüm yerel aktörleri ve dinamikleri harekete geçip yasal çerçevede gereğini yapmalılar.

Aksi takdirde bu bulgur çok su kaldırır.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M. Nafiz Koca - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

04

cezmi orkun - pusulası insana değeri esas almayan bürokratları yazmakla değer verilmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor. çünkü, bu tür insanlar bunu reklam olarak değerlendirmektedirler. selam ve saygılar

Yanıtla . 2Beğen . 0Beğenme 27 Ekim 11:55
03

Mehmet Dursun Aksoy - Gerçekler. Her zaman acıdır. O nedenle öğrenilmekten kaçınılır.

Sayın yazarımızın tesbitlerine katılıyorum.

Söz konusu vali yardımcısı Oltan Bayraktar mı sadece yanlış yapıyor

Bir diğer vali yardımcısı hanımefendide öyle

Olumsuzlukları dile getiren kamu görevlilerine soruşturma açıp sindirmesi ne acaba ve ne anlama geliyor. Bunu da Sayın valim izin bilmesi lazım

Her zaman söyleriz resmi olsun Stk da olsun amirieri ve etkili kişileri yanlış yönlendiren veya Bilgilendirmeye yanlarındaki yardımcıları sekreterleri ve de danışmanlarının.

Yoksa sayın valimiz duyarlı insandır. Erzurum çocuğu dadaşlar hep duyarlı insanlardır. Bunu uzun yıllar Erzurum da kaldığımdan bilirim.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 25 Ekim 19:21
02

Kaptan - Devlet üzerinden geçinme ve kalkınma modeli çok geride kaldı.Illerin kalkınması,gelisim ve değişimi ilin Tepe yöneticilerin vizyonu ile doğru orantılıdır.O ÿüzden yerel dinamikler ve iradeler harekete geçmelidir.O yüzden okuyan,araştıran,sorgulayan etki ve tepkiyi kullanan kişi ve kişiliklere çok ihtiyaç var.Biz Elazığ insanı olarak haddimizi biliriz ama hakkımızıda biliriz.Devlet ebed,muddet ama yöneticiler değil.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 24 Ekim 19:51
01

G,Ahsen - Konteyrdakiler de devleti sömürüyorlar iç yüzünü bilmeden yazıyorsunuz fakat doğruları da bilmeniz lazım yazılanın arka yüzünde var genç kardeşim ben vatandaş olarak gördüklerimi söyledim

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 23 Ekim 17:46