Diyelim ki;
Her gün milyonlarca kişi gibi internette yığınla haber sayfasını didik didik okuyorsunuz. Ülkede ve dünyada ne olup bittiğini o sayfalardan öğreniyorsunuz.
Politik sevincinizi de politik öfkenizi de o mecrada okuduğunuz haberler, yazılar belirliyor.
Kadın cinayetlerine tepkiniz internetten aldığınız bilgilerle şekilleniyor.
İnsan haklarına duyarlılığınız, sosyal medyadan öğrendiğiniz meselelerle gelişiyor.
Peki...
İnternette haber okumaya çalışırken sayfanın sağında solunda beliren reklamlar...
Ve onları kapatmak için harcanan çabalar...
Kapatmazsanız gözünüze çarpan ve mütemadiyen sayıları artan mallar...
O malların arasında okuduğunuz haberler...
O haberlerin içeriğinde kan dondurucu gerçekler...
O gerçeklerin önüne geçen ticaretler...
Algoritmalarla belirlenen tahmini ilginizin ve ihtiyaçlarınızın okuduğunuz her haberde, her yazıda kıyıdan köşeden lamba cini gibi beliren reklamlarla gözünüze sokulması...
Ekranın sağında beliren bir mobilya reklamı...
Haberin altında yanıp sönen bir elektronik eşya tanıtımı...
Yanda akan boy boy bilgisayar teklifleri...
Yanıp sönen palto modelleri ya da mayo resimleri...
Bir görünüp bir kaybolan, en pahalısından en ucuzuna takı setleri...
Nasıl oluyor da sizi şiddetli bir öfkeye ve itiraza sürüklemiyor?
İnternetten ücretsiz haber alma hakkını, sosyal medyayı para ödenmeden kullanma fırsatını kazanabilmek için bu planlı reklam bombardımanına maruz kalmak zorunda olduğunuza sizi ikna eden düzen, duygularınızdan ahlakınıza, inançlarınızdan sezgilerinize, bilgilerinizden tercihlerinize kadar, her açıdan sizi biçimlendiriyor.
Okuduğunuz onca korkunç haberin, önemli metnin sağında solunda reklam olmasının paradoksuna gönüllü olarak katlandığınızın ve buna itiraz edebilecek ciddi dayanaklarınız olduğunun bile farkına varamayacak kadar uyuşturulmuş bir algıyla, oy veriyorsunuz, ahlak tarif ediyorsunuz, inançlarınıza, değerlerinize sahip çıkıyorsunuz ve gelecek için hayaller kuruyorsunuz.
Kurmayın.
Çünkü bugününüzü de geleceğinizi de hayalleriniz ya da istekleriniz belirlemeyecek, düştüğünüz kapitalist tuzaklar belirleyecek.
.
Bir eksiğinizi giderme dürtüsüyle alışverişe odaklanacaksınız.
Reklamın, içeriği kapladığı alandaki haber bir kez daha güme gidecek.
Eksiğiniz gerçekten eksik miydi onu bile düşünmeyeceksiniz.
Kendi aldığınızla ve verdiğinizle ilgili hesaplar yaparken, sizden alınan nedir, size verilen nedir görmezden geleceksiniz.
Hep birlikte her şeyi tüketirken ne de güzel tükeniyoruz.
Ve dünyayı cehenneme doğru hep birlikte ne de güzel yuvarlıyoruz.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.