Bizde, aylar ile aylar içerisinde ki gün ve de haftaların bizlere anlam katması hasebiyle çok büyük önem arz ettiğini zaman içerisinde bulunduğumuz güzel ve anlamlı geçen hemen hemen her ortamda dile getirir dururuz.
Bizde; milli olsun manevi olsun birden çok değerli gün ve haftalarımız bulunmakta.
Bir sevgi uğruna Eşref-i Mahluk olarak yaratılmış Peygamber efendimizin dünyaya teşriflerinin anıldığı Mevlid-i Nebi Haftası ile toplumun dini Duygularının perçinlenmesini sağlayan Camiler ve Din Görevlileri Haftası gibi…
Tabi; bize has olan, bizi biz kılan, yaşamımızı güzelleştiren an ve gün ile haftalarımız ve de bunları bağrında barındıran aylarımızı anlamlı ve yerinde yaşamak bir başka güzel dost bizi pazarda görsün tarzında olmadıkça.
Değerleri bilmek, yaşanmasını sağlamak, sevgi gereği vefalı olmak ile vefayı yaşayıp yaşatmakta ayrı bir güzelliktir insan ve insanlık adına.
İnsan ve insanlığın mayasının sevgi ve bundan kaynaklı her şeyin başı sevgi olduğuna inanmışlar olarak hayat nizamımızı bu değerler üzerine inşa etmek ve yaşamımızı bu minval üzere kurmamız kaçınılmazlardandır.
Dedik ya!
İnsan ve insanlığın mayasının sevgi olduğunu,
Hayat nizamımızı da bu minval üzere kurmamızın kaçınılmaz olduğunu.
O halde, toplum olarak çok fazla olmayıp azda olsa niye hayat nizamımızı anlamlı kılmayıp sevgiden, insanlıktan uzak bir yaşam sürmekteyiz?
Niye?
Çünkü bize, biz insanoğluna sunulan ana esas tema olan sevgiden ve sevginin yaşamımızı gerektirdiği gibi yaşamıyor, değerlerimizin değerini bilmiyor ve de gerekli olan vefayı göstermiyoruz da ondan diye düşünüyoruz.
İfadeye çalıştığımız bu duygu ve düşüncemiz birçoklarınca kabul görmeye bilir ancak gerçek bu ve bu noktada.
Nasip olursa bir gün sonra kainatın yaratılış sebebi ve efendisi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) nın dünyaya gelişini kutlamak, yaşamını örneklerle dile getirip gündem de tutmak adına yaşanan hafta iIe içerisinde Cuma Günü Mevlid-i Şerif programı yaşanacak, dini vazifeleri topluma yansıtan Din Görevlileri Haftası anma programları gerçekleşecek.
Yaşanan ve gerçekleşecek bu an ve güzelliklerin ne kadarını hayatımıza almış ve ne kadarını yaşam alanımıza almış ve yaşıyoruz diye bir sormak gerek ve soruyoruz?
Nasıl alıyoruz?
Ne kadarını almış ve ne kadar alıyoruz?
Almışız ve azda olsa yaşıyor ve yaşatmaya çalışıyoruz diye cevaplayanlar olabilire karşın verilecek cevap ve sorulacak soru.
Niye hepsini almamış ve tam anlamıyla yaşamıyoruz?
Biz cevaplayalım o zaman.
Çünkü; sevgide, insanlığın gerekliliğinisamimi ve içten yaşamıyoruz da ondan.
Öyle olmasa toplumda yaşanan bu olumsuzluklar olur muydu?
Yaşanan insan ve insanlık dışı gelişmeler her geçen var hızla artarak çıtasını yükseltirmiydi diye insanın sorası geliyor.
Biz; gerçekleşen gün ve haftalarda ki anlamlı anların azda olsa samimiyetle değil samimiyetsiz Koy desinler veya dost bizi pazarda görsün babından gerçekleştiğine inananlardanız şahsımız olarakta öz eleştiri babından ifade edecek olursak zaman zaman egonun yükselmesi nedeniyle nefsimize ağır gelen hadiseler karşısında sabır göstermeyip nefsine yenik düşüp sevgiyi tam anlamıyIa yaşamaktan uzak kalan biri olarak.
Evet;
Değerli gün, hafta ve ayları bilmek ve yaşamak güzel.
Değerli gün, hafta ve aylarda yaşanan anlamlı ve güzel anları yaşatan değerleri bilmekte güzel ve anlamlı vefa gereği.
Amma;
Sadece ve sadece yılda bir kez değil. Bu anlar ve anların müsebbibi değerlerin değerini her zaman ve her an bilmek ve yaşamak gerek.
Tabi bunun karşısında değerli anları anlamıyla bize yaşatması gereken değerler şahsiyetlerdegörevlerini bihakkın yerine getirmeleri, bulundukları görev alanlarında yapılması gerekeni sevgi çerçevesinde gerçekleştirmeleri gerek.
Ha!...
Bunu ifade ederken herkesi aynı kefeye koyduğumuz da yanlış anlaşılmasın.
Haşa, haşa ve kella.
Allah’a binlerce hamdu senalar ve şükürler olsun ki bizi biz yapan ve kılan vatan ve millet sevgi ve sevdasıyla kavrulup bulundukları mevki-makam ve de görev alanlarında görevlerini bihakkın yerine getiren ve getirmeye çalışan duyarlı, öz eleştiriye açık, gerçeği haykıran binlerce değerlerimiz ve bunlar içerisinde adlarına kutlanan haftanın mensubu din görevlilerimizin sayısı çok çok fazIa.
Ehh o zaman daha ne istiyorsunuz, sorun ne diye soranlar olabilir?
Hepsini diyoruz.
Hiç kaçak, göçek olmasın istiyoruz.
Dini kisve ile vatan ve milletin selametine ihanet düşünüp gölge düşürenler hiç mi hiç olmasın diyoruz.
Ancak;
Sözünü ettiğimiz değerlerin değerlerinin bilinmesini, insan yerine koyulup kollanmalarını, sosyal haklarının korunmasını, onların da bir aile sahibi olup ortamda yapmaları ve yaşamaları gereken anlarının olmasının teminini istiyoruz,
Toplumun değer verdiği, istifade sağladığı şahsiyetlerin yani din görevlilerinin bulunduğu mevki ve makamlarda dine ters düşen gelişmelerin yaşanmamasını, yani torpil ve kayırma gibi adamcılığın yapılmamasını, özlük hak ve hukuklarının sağlanmasını, söylemeleri gereken söylemlerde kısıtlamaya gidilmemesini, kendileri adına konuşulmamasını, hepsini büyücü ve üfürükçü sınıfından sayılmamaların istiyoruz.
Kısa ve öz olarak;
Mevlid-i Nebi olmakla beraber anlam içeren tüm değerli ve kıymet ifade eden milli ve manevi gün ve geceleri anlamına uygun yaşamak ve yaşatmak,
Din görevlileri Haftasını anlamına uygun yaşamak ve yaşatmakla beraber görevlilerini de anlamına uygun koruyup kollamak gerek aksi düşünüp sinsi sinsi ve alttan alta ihanet içerisinde olup ihaneti yaşayanlarla aynı kefeye koyulmaması gerek.
Peygamberimizin dünyaya gelişi ve teşrifi nedeniyle kutlanacak Mevlid Kandili gecesinin İslam Alemine, özellikle ve özellikle İslamla şereflendiği asırlar öncesinden günümüze kadar İslam’ın bayraktarlığını yapmış ve yapmakta bulunan Müslüman Aziz Türk Milleti’ne hayırlı olmasını ve hayırlar getirmesini bizleri yoktan var eden, varlığımızdan haberdar kılan Yüce Allah’ tan niyaz ederiz.
Din görevlilerimizin, milli ve manevi değerler çerçevesinde kendini ve sorumluluk alanının bilincinde olup toplumu aydınlatan din görevlilerimizin de içerisinde bulunduğumuz haftalarını tebrik eder, sağlık-sıhhat ve afiyet içerisinde olmalarını temenni eder, vazifelerinde başarılar dileriz.
Vazifelerini milli ve manevi çerçeve içerisinde bi hakkin yerine getirmiş olup ahirete irtihal etmiş bulunan din görevlilerine rahmet diler Allah onlardan razı olsun deriz.
Gelin;
Önce ve özellikle insan olalım,
Sevgi dolunup sevgi sunalım,
Görevlerini vicdani ölçüler içerisinde yerine getiren tüm kamu kurum ve kuruluş mensupları yanında özellikle toplumun hassasiyetle izleyip takip ettiği din görevlilerimiz, sağlıkçılarımız, ordu ve emniyet mensupları ile bunların hem milli ve hem de manevi anlamda yetişmelerine vesile olan eğitimcilerimizin kıymet ve değerlerini bilip hizmet aşk ve şevklerinin doruğa çıkmasını sağlayan etkenleri sunalım.
Haydi!.. Hayırlı hafta ve günleriniz olması adına Selam-Sevgi ve dua ile…. Diyoruz.
GÜZEL SÖZLER
*"Yumuşak konuş ki kalplerin kapıları açılsın, sıcak kalpli ol ki vicdanlar seni düşüncelerine buyur etsin; İhlaslı davran ki tesirin sürekli olsun." Hz. Mevlana
*"Rıza yolunda biraz cefa gördük diye Rahman’a naz mı edeceğiz." Musab Bin Umeyr
*"Yüce Allah Kur’ân’a uyan milletleri yükseltir. Uymayanları alçaltır." Hz. Ömer r.a.
*"Kur’an’dan ayrılmayın, onu kendinize imam ve önder seçin." Hz. Ali r.a.
AYETLER
*O’nun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti. Nahl:121
*Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir. Nahl:122
*Sonra da sana, "Hakka yönelen İbrahim'in dinine uy. O, Allah'a ortak koşanlardan değildi" diye vahyettik. Nahl:123
*Cumartesi gününe saygı, ancak onda görüş ayrılığına düşenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir. NahI:124
*Ey Muhammed! Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir. Nahl:125
YÂ RESULULLAH
Zaman ve mekândan önceki var olan kandilde,
Rahmanın nuruyla birlikte yanan Ahmet’sin.
Kendi ruhunun derinliklerindeki menzilde,
İnşirah ile kalbi yıkanan Muhammed’sin.
Aklen, Abdullah’ın oğlusun Yâ Resulullah!
Âdem Safiyullah’ın alnındaki noktasıydın,
İbrahim Halilullah’ın hikmetli duasıydın.
Yeri göğü mest eden Davud’un sedasıydın,
Evvel ve Ahire şehadet eden Mustafa’sın.
Kalben, Allah’ın elçisisin Yâ Resulullah!
Musa Kelimullah’ın dilindeki sözlerde,
İsa Ruhullah ile ümit oldun gözlerde.
İdris oldun, İlyas oldun uçtun göklerde,
Tüm peygamberlerin şahsında var olansın.
Hikmeten, Sultanı Enbiya’sın Yâ Resulullah!
Nuh’!u Nebi’den uzak olan hepsi gark oldu.
Salih ile Lut’ un inkârcı kavmi helâk oldu.
Âlemlere rahmet olmak, bir tek sana tac oldu.
İki Cihanda şefaate yetkili, mümine kefilsin
Şeriaten, Muhammed Mustafa’sın Yâ Resulullah!
Mavi yüceliklerin miracındaki tebliği,
Burak’tan sonra binit olarak aldın refrefi .
Dimağına nakş ettin Hüda’dan gelenleri
Eşrefi mahlûkatın külliyen seyyidi eminisin.
Tarikaten, Habibullah’sın Yâ Resulullah!
Manidar sessizlikleri aşikâr edensin,
Sır perdelerinin gizemlerine yükselensin,
Her türlü iyilikleri cömertçe serpensin,
Cibril’e yoldaş, İsmail’e kandaş, Rahman’a mihmansın.
Marifeten, Nuru Arşinsin Yâ Resulullah!
Kâinata ibretle bak, evvel kendini bil dedin.
İlim irfan denizine edeple erkânla gir dedin.
Bilgelik makamının yolu ilâhi sevgidir dedin.
Batın ve zahiri Kur’an ile insanlığa okuyansın.
Hakikaten, Âlemlere rahmetsin Yâ Resulullah!
Mürşitsiz, kâmilsiz yolda kalmış, şaşkınım
Riya ile karışık yapılan secdelere kızgınım.
Samimiyet kalmadı sünnetine ıtretine, mahcubum.
Üzülüp, ümmetine yine de tek başına ağlayansın.
Şefaaten, muhtacım sana Yâ Resulullah!
Zeynel Abidin BAŞARAN/EIazığ
NAA’T
Sen gelmeden yaratıldı kâinat
Dendi zatına Eşref-ül Mahlûkat
Oldun Abdullah’tan, doğdun Amine’ den
Yetim kaldın süt emdin Halime’ den
Ahmed-i Mahmut’sun- Muhammed’ sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL….
Adın kondu Muhammed’ ül Mustafa
Rehber oldun sen Alem ü Cihan’a
Hira Vahi geliş mekânın oldu
Peygamberlik burada zat’ın buldu
Ahmed-i Mahmut’ sun- Muhammed’ sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Mescid’ i Aksa’ da bindin Burak’a
Yükselerek vardın yedinci kata
Af diledin biz günahkar kullara
Namaz Hak ve farz kılındı burada
Ahmed’i Mahmut’sun- Muhammed’sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Güneşin kavurduğu sıcak günde
Güneş soğuktu sen ondan sıcaktın
Zeyd’in kalbine hançer gibi saplanan
Alnında parlayan ter damlacığı
Ahmed’i Mahmut’sun- Muhammed’sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Taşlandı Taif’’te Naif bedenin
Kur’ an nurunu bize saçtın diye
Veda Haccın ümmet’ en veda oldu
Ümmetin terk ümmet’ en zar oldu
Ahmed-i Mahmut’sun- Muhammed’sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Atmış üçte ömrün vefa etmedi
Hakk vaki oldu zat’a Dar-ı Beka
Yetim koydun Hasan ile Hüseyni
Sen kainatı okuyan Peygamber
Ahmed-i Mahmut’sun- Muhammed’sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Görmeden iman eyledim ben sana
Görmek için her daim ettim iltica
Yalvardım Hakk’a namazda niyazda
Dileğim görmek Cennet’i Ala’da
Ahmed-i Mahmut’sun- Muhammed’sin
Bize şefaatçi sensin, YA RESÜL…
Mehmet Dursun AKSOY/Elazığ-Karakoçan
DUA
Yüce Rabbim bu vatan,
Sonsuza dek hür olsun.
Ay yıldızın altında,
Bütün canlar bir olsun.
Yurdumun kurdu kuşu,
Birbirine yâr olsun.
Kenetlensin el ele,
Milletimiz var olsun.
Dolsun Senin sevginle,
Kalplerimiz nur olsun.
Yüce Rabbim bu vatan,
Sonsuza dek hür olsun
Yusuf Dursun/Yozgat-İst.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.