MÜSLÜMAN GÜVENİLEN İNSANDIR

Resulullah (s.a.v.) Mekkeli müşriklerle Hudeybiye Antlaşmasını imzalayıp Medine’ye dönünce, başta Roma ve Sasani imparatorları olmak üzere devlet başkanlarına mektup gönderip onları halkıyla beraberİslam’a davet etti. Roma İmparatoru Heraklius o sıra Kudüs’e gelmiştir.

İmparator mektubu alınca, Hz. Peygamber hakkında bilgi edinmek ister. Adamları, o sıra Mekke’den ticaret için gelen Ebu Süfyan ve arkadaşlarını bulur ve Heraklius’un huzuruna çıkarırlar. Bundan sonrasını Ebu Süfyan şöyle anlatıyor:

“Heraklius tercüman vasıtasıyla, “peygamberim diyen bu zata nesepçe en yakın olanınız kimdir” diye sordu. Ben diye cevap verdim. Sonra imparator beni yakınına çağırdı ve adamlarıma da arkamda durmalarını, yalan söylediğimde beni düzeltmelerini söyledi. Vallahi arkadaşlarım benim yalanlarımı sağda solda söyleyeceklerinden korkmasaydım onun (Peygamber) hakkında yalan uydururdum.

Heraklius Peygamberin nesebi hakkında sordu. Nesebi pek büyüktür dedim. Sonra, Sizden bu sözü ondan evvel söylemiş biri var mıydı diye sordu. Yoktu dedim. Ataları içinde hiç kral gelmiş midir dedi. Hayır dedim. Ona tabi olanlar halkın eşrafı mı, yoksa güçsüzleri mi dedi. Güçsüzler dedim. Ona tabi olanlar artıyor mu, yoksa eksiliyor mu dedi. Artıyor dedim. Onun dinine girip, sonra da beğenmediği için dönen var mıdır dedi. Yoktur dedim. Bu sözleri söylemeden önce hiç yalan söylemekle itham ettiniz mi dedi. Hayır dedim. Hiç gadreder mi (ahdi bozar mı) dedi. Hayır bozmaz. Ancak biz onunla bir müddete kadar mütareke halindeyiz. Bu müddet içinde ne yapacağını bilmeyiz dedim. Bir şey katmağa imkân verecek bu sözden başkasını bulamadım”.

Daha sonra Heraklius, bu zat size neyi emrediyor, neden yasaklıyor gibi birçok soru sorar. Ebu Süfyan da olduğu gibi cevap verir.

Ebu Süfyan, İmparator verdiğim cevapları tek tek yorumladıktan sonra, eğer bu dediklerin doğru ise, ayağımı bastığım bu yer yakında onun olacaktır. Zaten bir peygamberin zuhur edeceğini bilirdim. Lakin sizden olacağını tahmin etmezdim. Onun nezdine (huzuruna) varabileceğimi bilsem, Zat-ı Şerifiyle mülakat (görüşmek) için her türlü zahmete katlanırdım. Yanında olsaydım arz-ı hizmet eder ayaklarını yıkardım dedi. Heraklius mektubu okuttuktan sonra yanında gürültü çoğaldı. Sesler yükseldi. Biz de yanından çıkarıldık der(Tecrid-i Sarih, 1/22-25).

Bunu bize örnek olsun diye anlattım. Bir düşünün, Yüce Peygamberimizin baş düşmanı Ebu Süfyan, Hz. peygamber hakkında doğruları söylüyor, söylemek zorunda kalıyor. Çünkü kötüleyecek hiçbir yönü yoktur.

Eğer biz de Resulullah (s.a.v.) gibi yaşamaya gayret edersek, elbette can düşmanlarımız bile hakkımızda doğru konuşmak zorunda kalır. Zira Cenab-ı Hak salih kulunu korur.

Maalesef bugün biz Hz. Peygamber gibi yaşamaya gayret etmiyoruz. En azından çoğumuzun hali bu. Bu nedenle bırakın düşmanlarımızın hakkımızda neler söyleyeceği, dostlarımız bile hakkımızda söyleyecek iyi söz bulamıyorlar. Bu nedenle önce kendimizi düzeltmeliyiz. Böylece Müslümanlar tekrar güven kazanır. İslam’a rağbet artar ve kitleler İslam’la kucaklaşmaya başlar. Aksi takdirde, perişan halimize bakıp İslam’a rağbet duymaları çok zor. Bunun sorumlusu da biz oluruz.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Resul Şahin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler