Hastalık vergisine son verilsin

Saadet Partisi il başkanı İlyas Keskin, dağdan dönüş ve sağlıkta katkı payı uygulamasını eleştirdi.

Keskin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Sağlıkta 1 Ekim itibarı ile alınan katkı payı, ekonomisini İMF ye bağlı olarak götüren hükümetin vatandaşı ve ayrıca özel hastaneleri mağdur ettiği ortadadır. Devlet hastanelerinde 8 TL, özel hastanelerde 15 TL katkı payının alınışı vergi koymak gibidir. Bunun adı “HASTALIK VERGİSİDİR.” Özel hastaneler kapanacak bir tablo ile karşı karşıyadır. Sosyal güvenlik açıkları böyle kapanmaz. İlaç tüketiminde 1. Sıradayız, sağlık hizmetlerinin vatandaşa götürülüşünde maalesef sonuncu sırdayız. Devlet kar eden müessese olarak görülmemelidir. Faize giden imkânlarımızın bir kısmı sağlığa ayrılsa ne olurdu. Emekli ve çalışanlara verilen yıllık zam maalesef sağlıkta yaşanan katkı payı rezaleti ile peşinen geri alınmıştır. Simit hesabı yapan sayın başbakan bunu görmeli ve gereğini yapmalıdır.

PKK’lıların gelişi maalesef esef verici olmuştur. Bizim Saadet Partisi olarak adını koyarken “BARIŞ VE KARDEŞLİK İÇİN GÖNÜLLÜ BİRLİKTELİK” olarak ifade edişimizin ne kadar önem taşıdığı hemen ortaya çıktı. Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ beyin kamuoyuna açıklamaları; adabı usul, üslup ve esaslara dikkat edilseydi bugün yaşanan olumsuz tabloyu yaşamayacaktık. Fitneyi ortadan kaldırmak hepimizin görevidir. Herkes iyi niyetli, feraset ve dirayetle hareket etmelidir. Siyasi rant ve siyasi risk için hareket etmemeliyiz. Çare kesinlikle ülkemizin dışında aranmamalıdır. Etnik milliyetçilik dikkate alınmalıdır. Muhatap PKK ve DTP olmamalıdır. Muhatap millettir. Saydamlık, şeffaflık en önemli unsurdur, sorumlu devlettir. Gizli ve kapalı hiçbir şey kalmamalıdır. İktidar ve muhalefet sorunun çözümsüzlüğüne hizmet edecek davranışlardan uzak durmalıdır. Çözümün merkezi TBMM’dir. Bütün yetkililer Türkleri-Kürtleri Alevileri, Sunileri barışa uzlaşmaya davet edecek bir takdim anlayışını ortaya koymalıdır.
Maalesef hükümet olayın esasını çözmeye yönelik bir tavır koyamamıştır. Baykal ve Erdoğan iki aydır konuşalım mı konuşmayalım mı tartışmasından ileri gidemediler. Meclisteki dört partide siyasi ranta hizmet etmektedir. 4-5 aydır bu konunun nasıl çözüleceğine ilişkin hükümetin bir yol haritası yoktur. Gerginliği parlamentodaki partiler oluşturmaktadır. Birbirlerini namussuzlukla- kurtlukla-kuzulukla dağa çıkarım teraneleri ile gündem oluşturmaktan öteye gidemiyorlar. İyi niyetin, ferasetin ortaya çıkmadığı üzüntü ile izlenmektedir.
Selahaddin-i Eyyübilerin, Kılıç Aslanların ahfatları olarak biz olaya ciddi ve devlet adamı anlayışı ile hareket etmeyi borç bilerek hareket etmekteyiz. Bu gerginlikler sürerse olacakları düşünmek bile istemeyiz. Aponun şahsi hesapları uğruna ülkenin kaderi ayaklar altına alınamaz. Bu altı çizilmesi gerekli bir husustur. Lice deki Ceylan Önkolun parçalanmasına savcılar gitmeyip köydeki imama fotoğraf çektirerek işlem yapanların 3–5 eşkıya parçası için ayaklarına giderek mobil mahkemeler kurmaları halkın gözünden kaçmamaktadır. Bu böyle gitmez. Derhal siyasi reformlar yapılmalı, anayasa değişiklikleri yapılıp herkesin özgür ve adalet anlayışı içerisinde öz vatandaş olduğu ortaya koyulmalıdır. Akıllı ve makul çözüme katkı sunulmalıdır. Biz Saadet Partisi olarak iktidarda olsaydık şu geçen 4–5 aylık zaman içerisinde barış ve kardeşlik içerisinde barış ve kardeşlik için gönüllü birliktelik programımızla olayı çözmüş olurduk.”