SİSTEM YENİDEN DÜZENLENMELİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi Divan Üyesi ve AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Serdar, gazetemize yaptığı ziyarette, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi ve sonrasında dik duruş sergileyen, demokrasiden ve milli iradeden yana yayınlar yapan Elazığ basınına teşekkür etti.

 

Türkiye’nin yakın süreçte ciddi bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldığını anımsatan Ömer Serdar, “Türkiye yakın süreçte ciddi bir darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı ve bunun sonuçlarını temizlemeye çalışıyor. Özellikle bu darbenin daha önce birçok okuma biçimini yapmıştık. Bakıldığında sadece içerideki dengelerle izah edilebilecek bir yangın olmadığını, Türk ordusu içerisine konuşlanmış bir cuntanın birtakım küresel iş birliklerinin de olduğunu ve küresel bir aklın bunlara müdahil olduğunu söylemiştik. Türkiye milletinin bütünleşmesiyle özellikle seçmiş olduğu yöneticilerinin de bu konuda bütün siyaset unsurlarını takip ediyorum. Dayanışmasıyla, Sivil toplum kuruluşlarıyla, medyasıyla bunun bir vatan meselesi, bunun milletin bütünlüğünün bekasının meselesi olduğunu çok net olarak gördük. Milletimiz de irfanıyla bu tespitten hareketle bu kalkışmayı önledi. Tabi biz bunun sonuçlarını ortadan kaldırmak için devlet olarak birtakım soruşturma mekanizmalarını devreye sokmuş durumundayız. Olağan üstü hal ilan ederken de söylediğimiz şey; Türkiye’nin bu süreçleri normal bir şekilde atlatmasının mümkün olmadığını, olağanüstü birtakım uygulamalarla devlete olağanüstü hal ilan ederek birtakım kanun hükmünde kararnamelerle hızla hareket edip burada kanserleşmiş hücreleri devletten temizlemek için harekete geçtik. Yönetim olarak biz bunu yaparken MHP ve CHP’nin bu anlamda çok ciddi bir desteği var. Bu bütünleşme önemliydi. Ülke açısından önemliydi. Bundan sonra atacağımız adımlar açısından da önemli. Bu noktada zaten mini bir anayasa değişikliği gündemde. Bu konuda heyetler görüşmelerini yapıyor. İnşallah yeni yasama yılına böyle bir anayasa değişikliği ile girmiş olacağız.” dedi.

Bu süreçten sonra Türkiye’nin, sistemini yeniden düzenlemek durumunda olduğunu vurgulayan Ömer Serdar, şöyle konuştu: “Bu inşayı gerçekleştirirken içinde adaletin merkezi alan, hakkaniyeti merkeze alan bir yapı oluşturarak yürümek durumundayız. Çünkü bu darbe girişiminin bize öğrettiği şeyler vardı. Sonuçta biz de eksik bıraktıklarımızla, hatalı olduğumuz noktalarla yüzleşmek durumundayız. 35-40 yıllık geçmişi olan bir hareketin devlete özellikle temel karakteri sızma ve perdeleme olan bir hareketin devlete bu şekilde yerleşmiş olmasının fotoğrafını da kendi önümüze koymalıyız: Olması gereken budur. Buradan hareketle toplumun bütün kesimlerini, geçmişte de Türkiye siyasetinde yönetme iradesini elinde bulundurmuş bütün partileri, artık yeni bir okuma yapıp, bir dayanışma içerisinde yeni bir Türkiye’nin inşasını gerçekleştirmek durumundayız. Bu konuda birtakım mutabakatların açtığı kulvarda yürürken yeni bir projenin, aslında tahmin ettiğimiz, bildik bir projenin süreçlerinin hızlandırılmasıyla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz günlerde Elazığ’da bombalı saldırı eylemleri yoğunlaşarak devam ediyor. Antep’te, öncesinde Diyarbakır’da ve Van’da gerçekleştirilen ve şehit haberleriyle sarsılıyoruz. Ancak bu eylemlere baktığımızda gerek DEAŞ, gerek PKK, gerek FETÖ’nun aynı kaynaktan beslendiklerini, aynı kaynağa hizmet ettiklerini görürsünüz. Sonuçta bu terör örgütlerinin hepsinin hedef aldığı nokta Türkiye’nin birliği, bütünlüğü. Bu noktada bir kaosa sürükleyip orta doğunun bazı ülkelerinde yapılmak istenen iç çatışmaların buralara taşımak gibi bir hedefi olduğunu düşünüyoruz.”

Elazığ Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlenen hain terör saldırısına ilişkin düşüncelerini de paylaşan Serdar, şöyle devam etti: “Özellikle Elazığ’daki terör eylemini okurken de buna dikkat etmek lazım. Elazığ demografisi itibariyle Türkü, Kürdü, Zazası, Alevisi, Sünnisi bir arada yaşayan, barış içerisinde yaşayan, bugüne kadar da teröre geçit vermemiş, deyim yerinde ise huzur adası olmuş bir ilimiz. Bu noktada buranın doğusunda yaşanan hadiselerin hiçbiri bu bölgede karşılık bulmuyordu. İlk defa bunun gerçekleşmiş olmasını da biz anlamlı buluyoruz. Bu noktada Elazığ’da başlatılmak istenen, sosyoloji hesaba katan bir iç karışıklık olduğunu düşünüyorum. Ama Elazığ bu konuda üzerine düşeni yaptı. Gerek olaya müdahale ediş biçimi gerekse olay sonrası serinkanlı tutumu gerekse birlik ve beraberliğini mitingle ortaya koymuş olması, artık teröre alması gereken cevabı vermiştir.”

Türkiye’nin el birliği ile terörle mücadele ettiğini belirten Serdar, “Şunu hiçbir zaman unutmamak lazım; Türkiye gibi bir coğrafyada eğer bir takım iddialar ortaya koyuyorsan ve bu bölgede yapılacak birtakım planlamalara müdahil olmak istiyorsan bu tip sorunlarla karşı karşıyasındır. Milletimiz de bunu böyle okuyor. Bizim de okuma biçimimiz bu şekilde. Elbirliği ile bunun mücadelesini vermiş olacağız. Bu konuda gerek basının, gerek sivil toplum kuruluşlarının, gerekse siyasi partilerimizin bizimle birlikte hareket etmiş olması, medyanın da bunu hiçbir manipülasyona meydan vermeden, gerek yerel gerek ulusal medyanın bu tavrı da bu süreçlere olumlu katkıda bulunacaktır. Dolayısıyla biz bunu aşacağız inşallah. Canımız yansa da Türk milleti esaret kabul etmemiş bir ülke. Türk milleti sınırlarını kanla çizmiş bir millet. Dolayısıyla bu coğrafyada yapılacak operasyonlara canı pahasına, kanı pahasına karşı duracaktır. Bu dünyada da böyle görüldü, böyle bilindi.” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Suriye'deki terör örgütü IŞİD'e yönelik başlattığı operasyon hakkında da bilgiler veren Serdar, “Daha önce diplomatik ayakları kurulmuş, birtakım görüşmeler yapılmış Cerablus’a Türk tanklarının girişi söz konusu. Fırat Kalkanı operasyonunun temel amacı sınır güvenliğini sağlamak ve bize tehdit oluşturacak terör unsurlarının Türkiye sınırlarından uzaklaştırmak. Bu konuda Fırat’ın batısını da kendimize kırmızıçizgi olarak kabul etmiş durumdayız. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Türkiye’nin bir anlamda sınır güvenliği bu operasyonun temel amacıdır.

Türkiye bu coğrafyada kadim geleneği olan bir ülkedir. Bu kadim geleneğin gereği olarak da olaylara müdahil olması gereken bir noktada. Bizim özellikle Sayın Başbakanımızın kongre sonrası söylediği bir şey önemliydi; Biz düşmanlarımızı azaltıp, dostlarımızı artırmak gibi bir çizgide yürümek durumundayız. Kendi sınırdaş olduğumuz strateji olarak görüşmemiz gereken ülkelerle kendi ülkemizin menfaatleri gereği görüşmeler yapılacaktır. Bu anlamda Rusya ile yapılan görüşmeler önemliydi. Hatta İran’la yapılan görüşmeler önemliydi. Çünkü Suriye’de birtakım operasyonlar yapılırken, bu operasyonun aktörleri ortadayken siz bunlarla kendinizi ilgilendiren meseleyi görüşmememiz söz konusu olmazdır. Bu Türkiye’nin pakt değiştirdiği anlamında değildir. Türkiye NATO Paktı içerisinde yerli ciddiyetiyle muhafaza edecektir. Çünkü burada şunu gördük ki Suriye ile sınırdaş olmamız hasebiyle bizim çok fazla olumsuz etkilenmemiz noktasında Avrupa ve Amerikayı bu çerçevede yanımızda göremedik. 3 milyonun üzerinde göçmen alırken bunu kendi öz kaynaklarımızla bunu finanse ederken, ekmeğimizi bunlarla paylaşırken, gözmen hukuku gereği Avrupa’nın ödemesi gereken bedeller ödenmedi. Türkiye burada yalnız bırakıldı. Dolayısıyla bu tip diplomatik girişimler yaparken sizin ülkeniz üzerinde de birileri operasyon yapmak isteyebilir. Bu da kimin üzerinden olur. Bu da uzun süredir bu bölgede vekâleten yürütülüyor. Bunlarda terör örgütleri PKK, DAEŞ, PYD, FETÖ’südür. Bu konuda Türkiye’nin kararlılığı, gelmiş olduğu gelenek, müktesebat hiçbir zaman için Türkiye’nin mahkum bir siyaset izlemesini gerektirmeyecek.”şeklinde konuştu.  

Hükümetin bir yandan terörle mücadele ettiğini, bir yandan da hizmetlerine devam ettiğini belirten Ömer Serdar, “Cuma günü üçüncü köprümüzü açacağız Allah nasip ederse. Şu görüldü ki hükümet olarak 14 yıllık uygulama içerisinde birtakım dengeleri tahkim etmişiz. Özellikle ekonomi alanında çok önemli sarsıntılar yaşamadık. Tabi bu konuda milletin katkısını göz ardı edemeyiz. Özellikle darbe girişimi sonrası bankalara para yatırma, döviz tribülanslarını önleme gibi bir irfanla hareket etti bu millet. Bunlar önemliydi. Sonrasında da ekonomik dengelerin çok sarsılmadığını görüyoruz. Türkiye hala ekonomik yatırım imkanını elinde bulunduran ve bu konuda güvenli bir liman olan bir ülke. Terörün hedefi arasında da bu var. Biz terörle mücadele ederken, ulusal güvenliğimizi korurken, tabi hizmeti de bir taraftan yürütmek durumdayız. Kamu yatırımlarını yapmak zorunda. Aynı şekilde biz Elazığ’da da bunların taklipçisi olmak durumundayız. Biliyorsunuz 2016 yatırım programını burada paylaşacağız. Bu noktada içme suyu ile ilgili sorunlar çözüldü. Çevre yolu programa alındı. Stad ile ilgili birtakım çalışmalar yapıldı. Bunları önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı konuşabiliriz. Hayat devam ediyor. Sonuçta bizim hükümet olarak sorumluluklarımız var. Sorumluluğumuzun gereğini de yerine getirmek durumundayız.” diye konuştu.