Sosyal güvenlik; çalışma hayatı ve barışı, iş sağlığı ve güvenliği, sağlık güvencesi, istihdam, yoksulluk, sosyal dışlanmanın önlenmesi, kimsesizlerin göre topluma kazandırılmaları, alkollü içki, sigara ve uyuşturucu madde kullanımının en aza indirilmesi gibi hususları içeren bir süreçtir. Muhtemel ekonomik ve sosyal risklere karşı önceden gerekli önlemlerin alınarak vatandaşlara gelir sağlamak üzere oluşturulan ve korunma garantisi sağlayan kamu harcama sistemidir. Sosyal güvenlik sisteminin temelinde iş ve gelir güvencesi, sağlık güvencesi ve gelecek endişesi yatmaktadır. Uzun ve kısa vadeli sosyal sigortalar, sosyal hizmetler, sosyal yardımlar, bunların birbirleri ile olan ilişkileri ve finansman şekilleri bir bütün olarak sosyal güvenlik sistemini oluşturmaktadır. SOSYAL GÜVENLİK VE SİVİL TOPLUM Sosyal devlet; hizmet üreten, ekonomik ve toplumsal düzenin adil bir şekil yürütülmesini sağlayan, vatandaşlarına insan hak ve onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sunan, ekonomik ve sosyal nedenlerle güçsüz duruma düşmelerini önlemek için gerekli tedbirleri alan bir devlettir. Sosyal güvenlik sisteminin en temel hedefi de, eşitlik ve adalet ilkelerinin yerine getirilebilmesi ve toplumsal dayanışmanın temin edilebilmesi için, vatandaşların yoksulluğa karşı korunması ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürmelerinin güvence altına alınmasıdır. Sosyal güvenlik sistemi, sosyal devlet ve sürdürülebilir kalkınmanın en önemli göstergelerinden biridir. Sosyal ve ekonomik risklerin toplumsal bir paylaşım ve dayanışma ile giderilmesini sağlamaktır. Dünyada derinleşen ekonomik kriz ve küreselleşme süreci, işsizlik, yoksulluk ve toplumsal dışlanmayı beraberinde getirmekte, etkin bir sosyal güvenlik sisteminin varlığı kaçınılmaz hale gelmektedir. Bütün dünyada sosyal ve ekonomik sorunların şiddetlenmesi nedeniyle sosyal güvenlik sistemlerinin önemini her geçen gün daha da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde uzayan insan ömrü, azalan doğum oranı, ekonomik büyümenin yavaşlaması, sağlık hizmetlerinde maliyet artışı, kronik hale gelen işsizlik ve yardımlar nedeniyle sosyal güvenlik harcamaları artmakta ve sosyal güvenlik sistemleri ciddi finansman krizi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Ayrıca sanayi toplumundan hizmet ve bilgi toplumuna geçiş dolayısıyla sanayi toplumu için oluşturulan sosyal güvenlik sistemleri, ekonomik ve sosyal yapıdaki hızlı değişimler nedeniyle ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalmaktadır. Sosyal güvenlik sisteminin önemli bir mali kriz içinde bulunması nedeniyle, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde köklü bir reform süreci yaşanmakta ve sosyal devletin sorumluluk sınırları yeniden gözden geçirilmektedir. Krizden çıkış amacıyla, sistemin daha etkin ve ekonomik olarak düzenlenmesi, toplumun en çok ihtiyaç duyan kesimlerine hizmet götürülmesi, sosyal güvenlik sistemlerinin popülist uygulamaların dışında tutulması ve sosyal güvenlik kuruluşlarının özerk ve bağımsız bir statüye kavuşturulmasına önem verilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de sosyal güvenlik sistemi, nüfus, finansman, kurumsal ve idari yönden çok ciddi ve karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sorunlara giderek artan sağlık harcamaları da eklenince, sosyal güvenlik sisteminin finansman açıkları, ülkemizin kalkınma sürecinde karşılaştığı en önemli sorunlardan biri haline gelmektedir. Ekonomik ve sosyal refah ile birlikte nüfusun yaşlanma sürecine girmesine rağmen erken emeklilik uygulaması, sistemi finanse edenlerin sayısını azaltarak aktif-pasif sigortalılık dengesini bozmuş, ciddi prim kaybına neden olmuş ve sosyal güvenlik harcamalarını arttırmıştır. Prim ödemelerinin istenilen düzeye ulaşamaması, prim afları, hizmet borçlanmaları, prim borçlarının yapılandırılması gibi nedenlerle finansman sorunu artarak devam etmiştir. SOSYAL GÜVENLİK VE SİVİL TOPLUM Bunun yanı sıra prim karşılığı yapılan hizmetlerle, devletin transfer niteliğinde yapmakta olduğu sosyal yardım hizmetleri iç içe girmiş ve sosyal güvenlik kuruluşlarına karşılıksız sosyal yardım yapmak gibi görevler de verilmiştir. İşsizlik, kayıt dışı istihdam ve kaçaklar sorunu sosyal güvenlik sisteminin ciddi boyutlarda gider kaybına yol açmış, aktif sigortalı sayısı yeterince artırılamadığı gibi, sigorta ücretleri ve çalışma süreleri eksik bildirilmiştir. Yaşlılık aylığı alanların destek primi ödeyerek tekrar çalışma hayatına katılması, kayıt dışı istihdamın büyümesine yol açmış, sendikal haklar ve toplu pazarlık sistemini de olumsuz yönde etkilemiştir. Bu süreçte Türk sosyal güvenlik sisteminin karşılaştığı sorunların kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı, temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemeye başlamış ve sosyal güvenlik sistemi, Türk ekonomisinde istikrarsızlık yaratan unsurlardan biri haline gelmiş, sosyal güvenlik sisteminin geleceği ve sürdürülebilirliği tehlikeye düşmüştür. Türk sosyal güvenlik sistemi, mevcut üçlü kurumsal yapıda (Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur) yaşanan norm ve standart farklılığı, farklı mesleki faaliyetler, farklı sağlık kurumlarından hizmet alma, farklı yasal düzenlemeler ile oldukça karmaşık, merkeziyetçi bir sistem haline gelmiş, sosyal güvenlik sisteminin mevcut sorunlarına çözüm getirmek amacıyla 2006 yılında yürürlüğe giren 5502 sayılı Kanun ile sosyal güvenlik kurumları tek çatı altında birleştirilerek, tüm yetkiler Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir. Sosyal güvenlik sisteminde 1990’lı yıllardan itibaren başlayan yeniden yapılandırma süreci 2002 yılından sonra hız kazanmış, finansman sorununa çözüm bulunabilmesi için istihdamı teşvik edici politikalar ön plana çıkarılmış, emeklilik sigortalarına ilişkin bazı reformlar gerçekleştirilmiş, emeklilik yaşının yükseltilmesi, prim ödeme süresinin uzatılması ve sağlık harcamalarının kısıtlanması gibi önlemlere ağırlık verilmiştir. Ancak, yapılan bütün iyileştirmelere rağmen sosyal güvenlik sisteminin uzun dönemde kendi öz kaynakları ile mevcut hizmetleri sağlamasının zor olması nedeniyle sistemin finansman açıklarının devam etmesi ve bu açıkların hazine tarafından karşılanmasının bütçeye yeni yükler getirmesi beklenmektedir. Sürdürülebilir sosyoekonomik kalkınmanın temelini, sürdürülebilir sosyal güvenlik yaklaşımı oluşturmaktadır. Devlet bütçesinden karşılanan sosyal güvenlik finansman açıkları, sosyal devleti, toplumsal barışı ve ülke ekonomisinin geleceğini tehdit etmektedir. Sosyal güvenlik; sürdürülebilir kalkınmanın dinamik gücü, üretim ve verimliliğin en etkin unsuru, insan sağlığının güvencesi, gelirin adil dağılımı için toplumsal barış ve adaleti sağlayacak bir araç ve gelecek SOSYAL GÜVENLİK VE SİVİL TOPLUM endişe duymayan bireylerin garantisi olması bakımından da demokratik rejimin sigortası olarak kabul edilmektedir. Görüşmek Dileğiyle…
Makale Yazısı-
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.