TARIK ÖZCAN VE ŞİİRİ

Birkaç gün önce yerel televizyonlarda bir gezinti yaparken ilgimi çeken bir yayınla karşılaştım. Zekeriyya Bican’ın Sekizinci Şehir programında Tarık Özcan konuşuyordu. Programın yedek başlığı “Tarık Özcan ve Şiiri” idi ve bu da benim yıllar önce (3 Nisan 2010) Manas Yayıncılıkta yapmış olduğum konuşmamın serlevhası idi.

Arayıp buldum o konuşma metnini ve sizlere sunmaya karar verdim. Gelecek hafta da bir tarihte yine Manas’ta yaptığım “Hüznü Gölgesinden Büyük Şair: Tarık Özcan” başlıklı konuşmamı sizlere sunmak kaydıyla.

***

Doğrusunu söylemek gerekirse Tarık Özcan’ın şiiri bizi yordu. Nasıl yormasın ki;

yaz bunları defterine kırk suret

bir şiirin içinde bin marifet

diyor o bir yerde. O bin marifeti bulup ortaya çıkarmak için de kaç marifet gerektiğini takdir edersiniz herhalde.

Bir başka şiirinde ise onu, “Şairiz, şiirimiz kalbimizdedir” derken görürüz. Elhâk doğrudur. Doğrusu da şudur ki, eskilerin “mânâ-ı şiir fî batn-ı şair / şiirin manası şairin karnındadır” sözü sanırsınız tam da Tarık Özcan şiiri için söylenmiştir.

Bizim karnımızdakini demeye sıra gelende, o da şudur: Şairin kitabı İkindi Işığı’nın önsözünde, Özcan şiirinin izleği, şiir görüşü, şiirinin muhtevası hakkında bilgi aradık. Lakin “(Şiir) bir bakıma dış dünyaya karşı geliştirdiğim bir savunma refleksiydi” cümlesi haricinde dişe dokunur bir şey bulamadık.

İşte bu yüzden iş bize düştü ve bu yüzden Özcan’ın şiiri bizi yordu. İçine girdiğimizde gördük ki çünkü Tarık Özcan’ın şiiri bir imajlar, mecazlar, semboller denizidir.

En çok da semboller!

Öylesine ve o kadar ki Tarık Özcan’a “ Elazığ’ın Ahmet Haşim’i” demek geçti içimizden. Batı’dan gelen sembolizm ile bizdeki ikinci yeni şiirinin birleşmesinden oluşan bir nehirdir Özcan şiiri. İnsanın, tabiatını, varlığın sırlarını kurcalar. Şu “sır”lı mısralar onun başka başka şiirlerinden alınmıştır:

s.21-Hangi taşı sıksanız sır çıkar

s.25-Yüreğim sırlı bir liman

s.27-Bir gülü bin sır saklar

s.96-en güzel harf gizli kalsın

dökme gümüş okkadaki sırrı

herşey onda saklı kalsın

Batılı sembolist şairlerden biri, sembolün içinde zekâ yolu ile açıklanamayacak bir sır gizlidir, der. Ne dersiniz; Tarık Özcan’ın şu mısralarını zekâ yolu ile açıklamaya kalksak elimizde ne kalır;

Yüzün güz gerdanlığı ateşe düşmüş.

Zerdüşt’sü gözlerinde çimen yeşili,

İki nefes arası sesindeki sürgün

Uygur ahengiyle süsler kendisini. (s.78)

Sembolizmin şiirimizdeki temsilcisi Ahmet Haşim’in, şiirde anlaşılmak diye bir gailesi yoktur. Ona göre, “Büyük şiirlerin medhalleri, tunç kanatlı müstahkem şehir kapıları gibi sımsıkı kapalıdır. Her el o kanatları itemez ve o kapılar bazen asırlarca insanlara kapalı kalır.”

O kapıların arkasından baktığınızda Özcan şiiri de öylesine kapalı, muğlak, mübhemdir:

Babam, yer altında Promete

Annem, gramafon iğnesi.

Bir iğde dalında yanıyor zaman

Anılar, yalnızca bir ateştir

diyorsa şair; burdaki kelimelerin şifresini çözmek için çok işi var demektir okurun.

Özcan şiirinde toplum meseleleri, sosyal konular ele alınmaz. Haşim’de de yoktur bu. Çünkü sembolizm; “sanat sanat içindir” ilkesini benimser. Sembolist şiir objektif olmayı reddeder, realiteden kaçar, didaktik geleneği atlar. Sübjektiftir; gözlemci ve izlenimcidir. Bütün bu özellikleri, şairimizin şu dörtlüğünde görmeniz mümkündür. Tarık Özcan, kelimelerle bir resim çiziyor adeta;

Ellerinde gül ve badem şekeri,

Sevgiler gümüş bir taydır.

Açıyor ağzında zerdali çiçeği

Yüzün, geceye gülen aydır.

Sembolist şairler mısra işçiliğine önem verirler. Öyle olur ki kanaviçe işler gibi, gergef işler gibi kelimelere mısrada yer beğendirirler. Özcan’ın, “bir şiirin içinde bin marifet” dediği bu mudur yoksa? Veya onun, “Şair yanar bir mısraın içinde / Ben şairim şiir benim vatanım” demesinden muradı bu olamaz mı?

Söz, mısra işçiliğinden açılmışken, İkindi Işığı’nda dikkatimizi çeken bir şiir üzerinde üç-beş cümleyle durmak istiyoruz. Kitabın 55. Sayfasında “Ses” başlıklı şiir gerçekten bir ses sanatı sergilemektedir. 16 mısralık şiirde tam 39 dafa “s” sesi tekrarlanmak suretiyle aliterasyon oluşturulmuştur. Şu mısralar o şiirden;

Sesini duyuyorum, senin olan sesini

Türkçe’mde benim olan sesini

Sesin ki eski sevdaların sarayı.

Sesin sokaktaki en güzel ev

Gökyüzünün eskimeyen mavisi

Sesin, Salı sabahı kadar serin.

Malûmunuz üzere, aliterasyon, aynı seslerin art arda tekrarlanması suretiyle ahenk meydana getirir. Sembolik şiirde de Tarık Özcan şiirinde de ahenk önemli bir yere sahiptir. Sembolizmin önde gelen isimlerinden Fransız şairi Paul Verlaine; “Hep musiki, biraz daha musiki” der. Ahmet Haşim, şiir dilini tarif ederken; “musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın” deme gereğini duyar. Ünlü Alman müzisyeni Wagner’in görüşü de bu yöndedir.

Şiirini okurken baktık ve gördük biz de. Tarık Özcan, mısralarını kurarken hem o iç musikiye dikkat etmiş, hem de bol bol müziğimizdeki makam adlarını kullanmış.

Burada hemen şunu belirtiverelim. Sembolist şiirde anlam aranmadığı gibi kafiye, ölçü, vezin de aranmaz. Özcan’ın şu dörtlüğü bu dediklerimize örnek verilebilir;

Bir kırlangıç kanadında zaman

Gri bir günü taşır gecenin içine.

Siyah bir nehir akar, ürpeririz.

Yeni bir günle döneriz kendimize.

Ahmet Haşim dâhil sembolist şairlerde manevî bir endişe, kelimenin arkasında fizikötesi bir arayış yoktur. Fakat bu noktada Tarık Özcan farklıdır. İslamî inanç akidesini öne çıkaran birçok şiiri vardır onun. Allah’ım, Tanrı’m, Muhammed, Gölgen Yoktu, Bir Sevdadır başlıklı şiirler hep bu minval üzeredir. Ayrı bir şiirinde;

Açmamış bin bahar saklı dilinde

Şairin şiirinde beş vakit huzur

demesi dahi onun bu alanda farklılığını göstermeye bizce kâfidir. Tabii millî-pozitivist kaygılarla kaleme alınmış Çağdaş Gönlüm (s.13) şiirini saymazsak

Gördüğünüz gibi, temas ettiğimiz her konuyu gayet sathî ve kısa geçmek zorundayız. Azamî 6-7 dakikalık bir konuşmaya bu kadarı ancak sığıyor. Özcan şiirinde hüzün, renk, kaçış, aşk temaları başlıbaşına bir konuşma mevzuu.

Her şeye rağmen bizden bu kadar. Arzumuz odur ki bir gün Tarık Özcan, kendi şiiri hakkında konuşa, bizi bilgilendire. Zevkle dinleriz.

**

Gelecek haftaki yazımız, “Hüznü Gölgesinden Büyük Şair: Tarık Özcan.”

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar R. Mithat Yılmaz - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.

01

Gıyasettin Güneş - Tarık Özcan Bey belki bu özelliklerini veya bu manaları yüklemiştir.

Sizin bakış açınız farklı olmuş. Bazen okuyucu farklı manalar çıkarabiliyor. Onun için eiir bazen okuyucuya kapalıdır

Kalemine yüreğine .sağlık.

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 16 Eylül 12:40


Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler