Yine bir eğitim öğretim döneminin sonuna geldik. Yine üniversite olarak yüzlerce meslek eğitimi almış gence diploma vereceğiz. Yine yüzlerce diplomalı gence önlerinde güzel bir gelecek olduğunu söyleyip, sırtlarını sıvazlayıp, meslek hayatlarında başarılar dileyeceğiz. Birçoğu realist olsa da yine o yüzlerce gencin içinden bazıları iş bulmaya dair pembe hayaller kurarak götürecekler diplomalarını evlerine.
Diploma alındıktan birkaç hafta geçmeden ise karşılarına Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri çıkacak. Neymiş TÜİK verileri bir bakalım. Evvela hemen belirtelim ki, Uluslararası Çalışma Örgütüne göre 15-24 yaş grubu arasındaki kişiler "genç nüfus" olarak kabul ediliyorlar. Genç işsizliği, gençlerin istihdamı ve işgücüne katılım oranı hesaplanırken bu yaş grubu hesaba katılıyor. TÜİK de aynı verileri kullanıyor. TÜİK’e göre net bir şekilde Türkiye’de genç nüfusun istihdama katılım oranında geçmiş yıllara göre ciddi bir düşüş görülüyor. Rakamlarla belirtecek olursak; 2019'da Türkiye nüfusunun yüzde 15.6'sını oluşturan (12 milyon 955 bin 672 kişi) genç nüfusun oranı 2020'de yüzde 15.4'e (12 milyon 893 bin 750 kişi) düşmüş. Buna rağmen istihdam oranı yüzde 33.1'den 2020'de yüzde 29.2'ye gerilemiş. İşgücüne katılımda da yüzde 44.4'ten yüzde 39.1'e düşüş görülmüş. Verilen rakamlar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının altında. OECD ülkelerinin 19-24 yaş arası işsizlik oranı %14. Oysa 2020 verilerine göre Türkiye'de 19-24 yaş arası gençlerin yüzde 33.3'ü ne istihdam edilmiş ne de herhangi bir eğitim alıyor. Bu oranlarla Türkiye OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada. Sıralamada Türkiye'den önce yüzde 28.5'lik oranla İtalya geliyor.
Veriler işte böyle söylüyor. Her ne kadar hükümet yetkilileri 17 yılda üniversite sayısının 76'dan 207'ye, üniversite öğrencisi sayısının da 1.6 milyondan 8 milyona çıktığını mutluluk verici bir haber olarak açıklasa da, gelin görün ki, bugün TÜİK verilerine göre Türkiye'de 1 milyondan fazla üniversite mezunu işsiz gencimiz var. Diplomayı aldıktan sonra meslekleriyle alakalı işlerde çalışamayan bu gençlerin kimileri kalifiye olmayan, eğitim ve yeteneklerini kullanamadıkları işlerde çalışıyor. Kimileri ailelerinin yardımı ile bir süre daha çalışmak zorunda kalmadan kamu kurum sınavlarına hazırlanıyorlar. Sınavı ne oranda kazanıyorlar orası da başka bir yazıda sunulacak acı bir tablo. Günün sonunda gençler ülkelerinde iş bulmaktan umut kesip, yurt dışına gitmenin yollarını arıyorlar.
Peki, genç işsizliğin bu şekilde artmaya devam etmesinin ülke adına ne gibi olumsuz sonuçları olur? İnternette TÜİK verilerine ulaşmaya çalışırken bir sayfada TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden Dr. Güneş Aşık’ ın açıklamalarına rastladım. Dr. Aşık: "İşsizliğin yüksek olduğu yerlerde sosyal patlamalar daha fazla yaşanıyor. Gençlerin geleceğe dair ümidi olmayınca birbirine güven azalıyor, radikalleşme artıyor". Sözü uzatmaya fazla gerek yok. Geleceğe dair ümidi olmayan bir gençlik bir ülke adına en büyük potansiyel tehlikedir aslında. Ve son dönemde tüm ülke mayınlarla döşenmişçesine bu ümitsiz gençlikle doluyor. Patladı, patlayacak! Rabbim sonunu hayreyleye.