YENİ SANAYİ SİTESİNİN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL!

Yeni Sanayi Sitesinin yapımı için Ancuz Köyünün meralarından vaz geçilerek yanlıştan dönüldüğünü düşünüyorduk.

Meğer yanlıştan dönülmek bir tarafa yeni formüller aranıyormuş.

Konuyu formüle etmek için de Ankara’dan 3 tane mühendis gönderilmiş.

Mühendislerin geldiğini duyunca hafta sonu tatilimi hiç edip üşenmeden Ancuz Köyüne gittim.

Köy muhtarının geçmişte mera alanımız dediği Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı Sayın Mehmet Karaca’nın da muhtarı teyitle yaptığı basın açıklamasında yetkilileri uyarıp aksi takdirde konuyu yargıya taşıyacaklarını duyurduğu alanı gezdim.

Sanayi Sitesinin yapılmasının düşünüldüğü alan 130 Hektarlık bir yer.

Yanı başında yıllardan beridir ruhsatlandırılmış maden sahaları var ve aktif olarak etkin bir şekilde çalışıyor.

Bu maden sahalarına ek olarak ruhsatlandırılan alanın 30 hektarlık kısmı sanayi sitesi yapılması düşünülen alan ile çakışıyor.

Biz sahayı gezip facebook hesabımdan da canlı yayın yaptığım esnada Ankara’dan gelen mühendislerin alana intikal ettiğini gördük.

Hani, Ankara’dan görevlendirilmişler, Bakanlık veya Genel Müdürlükten gelmişler…

İnsanın aklına ilk gelen ne olur: ihtilaflı olan bu alanla alakalı bakanlığın yanlış karar almamak için bilirkişi göndermiş olabileceği değil mi?

Değilmiş…

Adamlar Sanayi sitesinin oraya yapılacağına karar vermiş ancak ortada olan bir pürüzü çözmek için kooperatif yöneticileri ve maden sahası ruhsat sahibini bir formül bulup uzlaştırmak amacıyla gelmişler.

Arada 30 hektarlık bir alan uyuşmazlığı var.

Ruhsat sahibi bölgede sondajlarını yapmışlar, karotlarını almışlar, yetmemiş bir de 2023 ortalarında çıkaracakları mermerlerin uluslararası pazarlama taahhütlerini bile yapmışlar bazı ülkelerle.

Anlayacağınız konu kangren, mesele; alanların kime tahsis edileceği meselesi.

Köylünün feveranları hak getire, Ziraat Mühendisleri Odasının serdettiği fikir ve düşünceler anlamsız, Sayın Mehmet Karaca’nın yargıya taşıma ikazları dikkate bile alınmamış.

Sondaj yapılan noktalarda tetkikte bulunan mühendislerle birlikte dağlık alanda gezerken kooperatif yöneticileri de alana geldiler.

Selamlaşma ve hal hatır sorma faslından sonra ayaküstü uzlaşma çabalarına şahit oldum.

Alanda şahıslara ait arsaların da olduğunu öğrendik.

Bazılarının icralık olduğu için gerekirse icradan da satın alınabileceği ancak ona gerek kalmadan köylüyü satışa ikna etmek istediklerini de öğrendik.

Maden sahalarının ruhsat sahibi; Elazığlıların yakından tanıyıp sevip saydığı itimat ettiği Ak Parti eski İl Başkanlarından Sayın Nusret Çoban.

Sayın Çoban’ın kullanım alanındaki yerlerinin kaydırılması veya Sanayi Sitesinin yapılacağı alanla çakışan yerlere karşılık aynı alandan feragat edilecek miktar kadar takas teklifi karşılık bulmayınca köylünün tapulu arsasını almak için ileri sürülen yeni ve ilginç bir teklif açıkçası benim bile midemi bulandırırken köylü üzerinde ne tür bir etki yapar düşünmek bile istemiyorum.

Buradaki ilginçlik aslında Ankara’dan gelenlerin çabalarıydı.

Artık nasıl bir direktifle gönderilmişlerse; pervasızca şu kadar mera alanını versek işiniz görülür mü diye sormaları akıl karı değildi.

Adı üstünde ya: MERA ALANI…

Uzlaştırma çabaları tarafların iyi niyet çabalarıyla yarışırken bir taraf diğer tarafa Sayın Çoban’ın zarar etmesini istememelerinden bahsederken araya Sayın Çoban’ın oğlu girdi ve birkaç kelimeyle herkesi dumura uğratacak mini bir ders verdi ama anlayana.

Ya hu! Dedi, mesele Nusret Çoban’ın zarar etmesi meselesi değil.

Mesele Elazığ’a girecek dövizlerin önünün kapatılması meselesidir.

Mesele, buranın altındaki kaynaklara kilit vurulması meselesidir.

Ha bu arada ben Nusret beyin oğluyum, İstanbul’dan izine gelmiştim alanın gezileceğini öğrenince ben de gelmek istedim.

*

Bu arkadaş gencecik bir arkadaş, Bilgisayar Mühendisi…

Ufkunun ne kadar açık olduğuna bakın ki; serdettiği düşünceleri en az o alandaki madenler ve alanın altında bulunan kaynak sular kadar değerli.

Alanda kaynak suların olduğunu da o anda öğrendik zaten.

Bir tarafta maden sahalarının ruhsat sahibi babası diğer tarafta; “Madenler mi önemli esnafın burada arttıracağı iş hacmi mi?” mantığında olan Sanayi Sitesi Kooperatifinin yöneticileri…

Diğer tarafta da gerekirse babasının bile zarar etmesini hiçe sayıp şehrin menfaatini ön planda değerlendirip Ancuzlular gibi alana sahip çıkan bir genç.

Ankara’dan gelip de; sanki babasının malıymış gibi; “Size bu kadar mera alanı verilse işiniz çözülür mü?” diye formül arayan devletin mühendisleri bu genç arkadaşımızın değerlendirmelerinden kendilerine kıssadan hisse çıkardılar mı bilmiyorum.

Bildiğim tek şey var; Sanayi Sitesinin oraya kurulmasına karar verilmiş olması.

Ancak arada bir engel var.

Bu engel köyünün meralarına sahip çıkan muhtar ve ahalisi değil.

Bu engel, sanayi sitesinin yapılacağı düşünülen alanın altındaki kaynak sular değil.

Bu engel, Ziraat Mühendisleri Odasının yapmayın etmeyin gerekirse bu konuyu yargıya taşırız ikazları hiç değil.

Bu engel, ruhsatlı maden sahalarının bir kısmının sanayi sitesi için düşünülen sahalarla çakışması.

Tek engel ve bu engel Sayın Çoban’la uzlaşma sağlanırsa aşılacak.

Her konuda olduğu gibi bu konuda da Elazığ’ın kaderini yine dışarıdan gelen üç adam belirleyecek.

Sonrasında; yandı gülüm keten helva türküsünü hep birlikte dinler, birlikte gamlanırız artık.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar M. Nafiz Koca - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Günışığı Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Günışığı Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Günışığı Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Günışığı Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket İstikrar Değişim Hizmet Elazığlılar Siz seçime nasıl gideceksiniz?
Tüm anketler